Parkinson Hastalarını Umutlandıran Gelişme!

Parkinson hastalığı, titreme ve kas sertliği gibi semptomlarla hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir nörolojik rahatsızlık olarak biliniyor.

Parkinson hastalığı, titreme ve kas sertliği gibi semptomlarla hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir nörolojik rahatsızlık olarak biliniyor.

BEYİN PİLİ TİTREME VE KASILMALARI KONTROL ALTINA ALIYOR

Parkinson ve diğer hareket bozukluklarında uygulanan beyin pili ameliyatı, hastaların titreme ve kas kasılmalarını kontrol altına alarak günlük yaşamlarını daha rahat sürdürmelerini sağlıyor. Doç. Dr. Ali Zırh, yaptığı açıklamada, beyin pili yöntemiyle semptomların büyük ölçüde hafifletildiğini ve hastaların yaşam kalitesinin arttığını belirtti.
Fonksiyonel beyin cerrahisi olarak adlandırılan bu yöntemin, sadece Parkinson değil, aynı zamanda esansiyel tremor ve distoni gibi diğer hareket bozukluklarında da etkili olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Zırh, cerrahi müdahalenin özellikle tıbbi tedavilere yeterli yanıt vermeyen hastalar için önemli bir seçenek sunduğunu söyledi.

BEYİN PİLİ NASIL ÇALIŞIYOR?

Beyin pili ameliyatı, beynin içine yerleştirilen ince elektrotlar, uzatma kabloları ve köprücük kemiğinin altına konumlandırılan pil cihazı ile gerçekleştiriliyor. Doç. Dr. Zırh, pil cihazının dışarıdan bilgisayar aracılığıyla programlanarak elektrik akımının frekans, dalga boyu, şiddet ve yönünün değiştirilebildiğini ifade etti.
Bu sistem sayesinde hastaların beyin aktiviteleri kontrol altına alınarak titreme ve kas kasılmaları azaltılabiliyor. Geri dönüşümlü ve ayarlanabilir olması nedeniyle beyin pili yöntemi, Parkinson hastalarına güvenli bir tedavi alternatifi sunuyor.

2000’İNCİ BEYİN PİLİ AMELİYATI BAŞARIYLA TAMAMLANDI

Doç. Dr. Ali Zırh, 2000’inci beyin pili ameliyatını başarıyla gerçekleştirdiğini belirtti. Hastanın 51 yaşında ve 6 yıldır Parkinson hastası olduğunu ifade eden Doç. Dr. Zırh, titremenin ön planda olduğu bu tür hastaların tedavisinde beyin pili yönteminin oldukça etkili olduğunu vurguladı.
Parkinson hastalığının genellikle 60-65 yaş üstü kişilerde görüldüğünü söyleyen Doç. Dr. Zırh, ancak bazı hastaların 40'lı ve 50'li yaşlarda da bu hastalıkla karşı karşıya kalabileceğini dile getirdi. Genetik faktörlerin bazı hastalarda etkili olabileceğini ancak bunun kesin bir kalıtımsal hastalık olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirtti.

AMELİYAT SONRASI HASTALAR NASIL BİR SÜREÇTEN GEÇİYOR?

Doç. Dr. Zırh, beyin pili ameliyatının yaklaşık 2,5 saat sürdüğünü ve hastaların ameliyat sonrası 2-3 haftalık bir programlama sürecinden geçtiğini ifade etti.
Bu süreçte, beyin pilinin tam olarak hastaya uygun şekilde ayarlanması için elektrik akımı frekansları belirleniyor ve bireysel olarak optimize ediliyor. Ameliyatın hemen ardından bile hastaların semptomlarında önemli ölçüde iyileşme gözlemlendiğini belirten Doç. Dr. Zırh, sürecin tamamlanmasının ardından hastaların normal yaşamlarına daha rahat şekilde devam edebildiklerini söyledi.
Hastaların ameliyat sonrası düzenli olarak kontrol edilmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Zırh, yerli hastaların 3-4 ayda bir, yabancı hastaların ise yılda iki kez muayeneye çağrıldığını sözlerine ekledi.

BEYİN PİLİ TEDAVİSİ KİMLER İÇİN UYGUN?

Parkinson hastalığında titreme, kas sertliği ve hareket bozuklukları belirgin hale geldiğinde ilaç tedavisi genellikle ilk tercih edilen yöntem oluyor. Ancak ilaçlardan yeterli sonuç alınamadığında beyin pili ameliyatı devreye giriyor.
Doç. Dr. Zırh, özellikle genç yaşta Parkinson hastalığına yakalanan hastalar için de bu yöntemin etkili olduğunu belirtti. Titreme ön planda olan hastaların, diğer belirtiler daha hafif olduğu için şanslı olduğunu ifade eden Doç. Dr. Zırh, beyin pili tedavisinin bu grup için oldukça başarılı sonuçlar sunduğunu söyledi.

PARKİNSON HASTALIĞINDA ERKEN TANININ ÖNEMİ

Parkinson hastalığının ilerleyici bir rahatsızlık olduğunu hatırlatan uzmanlar, erken tanı konulmasının hastaların tedavi sürecini olumlu etkilediğini belirtiyor. Beyin pili yöntemi, hastalığın ilerleyen aşamalarında devreye girse de, erken teşhis sayesinde semptomlar kontrol altına alınabiliyor ve hastaların yaşam kalitesi artırılabiliyor.