Aort damarı hastalıklarına karşı kalp sağlığını korumada yaşam tarzı da öne çıkıyor

Uzmanlar, aort hastalıklarına karşı yaşam tarzında yapılacak basit değişimlerin riski azaltabileceğini, sağlıklı beslenme ve egzersizin önemli olduğunu, ailesinde kalp hastalığı olanların düzenli kontrole gitmesi gerektiğini belirtti.

TÜRKİYE VE DÜNYADAN - 47 dk. önce

Liv Hospital Girişimsel Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kadriye Orta Kılıçkesmez, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, kontrolsüz hipertansiyon, aort anevrizması, travma, genetik bağ dokusu hastalıkları ve bazı doğumsal kalp hastalıklarının aort yırtılmasına neden olduğunu söyledi.

Kılıçkesmez, aort diseksiyonunun çoğunlukla 60 yaş üzeri erkeklerde görülmekle birlikte, bağ dokusu hastalığı olan genç bireylerde de meydana gelebileceğini belirterek, risk faktörleri arasında erkek cinsiyet, sigara kullanımı, ailesel yatkınlık ve uzun süreli hipertansiyonun olduğunu kaydetti.

Kovid-19 aşılarının, özellikle mRNA temelli olanların, çok nadiren kalp kası iltihabı gibi komplikasyonlarla ilişkilendirildiğinin bilimsel yayınlarda bildirildiğini, ancak bunun sıklığının düşük olduğunu ve genellikle genç erkeklerde görüldüğünü vurgulayan Kılıçkesmez, "Kovid-19 enfeksiyonunun kendisi kalp kası tutulumuna, pıhtı oluşumuna ve kalp krizine neden olabilmektedir. Bilimsel veriler, aşıların kalp krizi riskini artırdığına dair genel halk söylemlerini desteklememektedir. Aksine, aşılar ciddi enfeksiyon ve buna bağlı kalp komplikasyonlarını önlemede etkilidir." dedi.

Kalp sağlığını korumak için bireylerin yaşam tarzı değişikliklerine yönelmesinin önemli olduğunu vurgulayan Kılıçkesmez, dengeli ve Akdeniz tipi beslenme, düzenli fiziksel aktivite yapma, sigara ve alkolün bırakılması, stres yönetimi, kan basıncı, kan şekeri ve kolesterol düzeylerinin kontrolü ve düzenli sağlık kontrolleri ile risk taramalarının yapılmasının önerilen başlıca önlemler olduğunu dile getirdi.

Kılıçkesmez, kalp hastalıklarını önlemek için bazı kontrollerin düzenli yapılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Her bireyin düzenli aralıklarla tansiyon takibi yapması, kolesterol ve trigliserid düzeylerinin erişkinlerde 1-2 yılda bir, risk faktörü olanlarda ise daha sık kontrol edilmesi gerekir. Açlık kan şekeri taraması, risk grubundaki bireylerde ve şikayeti olanlarda EKG ve efor testi yapılması, kalp yapılarının ve fonksiyonlarının değerlendirmesi için ekokardiyografi gerekir. Toplumda kalp sağlığına dair farkındalık giderek artmakla birlikte hala istenilen düzeyde değildir. Özellikle genç bireylerde önleme bilinci zayıf kalmaktadır. Bu nedenle toplum sağlığı eğitimlerine ağırlık verilmeli, okullarda kalp sağlığıyla ilgili ders içerikleri oluşturulmalı, medya yoluyla kamu spotları ve bilinçlendirici kampanyalar yapılmalı, düzenli tarama programları yaygınlaştırılmalı ve aile hekimliği üzerinden teşvik edilmelidir."

"Erkeklerde ve 60 yaş üzerindekilerde daha sık rastlanıyor"

İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Florya Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Tolga Aksu, kalp-damar hastalıklarının günümüzde hala en yaygın ölüm nedenleri arasında yer aldığını, özellikle aort yırtılması gibi sinsi ilerleyen tabloların ise ciddi hayati riskler taşımaya devam ettiğini kaydetti.

Aort yırtılmasının kalpten çıkan ana atardamarın iç tabakasının yırtılmasıyla ortaya çıktığını ve bu yırtıktan damar duvarına sızan kanın, damar yapısını bozarak ani ve ölümcül sonuçlara neden olabildiğine dikkati çeken Aksu, "Ani başlayan, genellikle göğüs ya da sırt bölgesine yayılan yırtıcı tarzda ağrılarla kendini belli eden bu durum, özellikle hipertansiyon hastaları, bağ dokusu bozuklukları, doğumsal damar yapısı anormallikleri ve ileri yaştaki bireylerde görülüyor. Erkeklerde ve 60 yaş üzerindekilerde daha sık rastlanıyor." ifadelerini kullandı.

Kalp sağlığını tehdit eden bir diğer önemli başlığın yaşam tarzına bağlı risk faktörleri olduğuna değinen Aksu, sigaranın damarları daraltarak damar sertliğini hızlandırdığını ve kalp krizi ile felç riskini artırdığını, aşırı alkol tüketiminin ritim bozuklukları ve kalp kası hasarına neden olabildiğini, obezitenin ise hipertansiyon, diyabet ve kolesterol yüksekliği gibi hastalıklarla kalp sağlığını tehdit ettiğini ve bu faktörlerin bir araya gelmesiyle riskin katlanarak arttığını dile getirdi.

Kalp hastalıklarından korunmak için yaşam tarzında yapılacak basit ama etkili değişikliklerin büyük önem taşıdığını dile getiren Aksu, kalp sağlığı konusunda toplumda farkındalık her geçen gün artsa da yaşam tarzı değişikliklerinin benimsenmesinde ve kontrollerin aksatılmamasında hala ciddi eksiklikler olduğunu kaydetti.

Kovid-19 kalp hastalıklarında aşıdan daha riskli

Memorial Bahçelievler Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Özge Özden Kayhan ise pandemi dönemi geliştirilen aşılarla ilgili bilimsel temele dayanmayan bazı söylentilerin halk arasında endişeye yol açtığını belirterek, şöyle devam etti:

"Aşı sonrası nadir görülen kalp kası iltihabı gibi yan etkiler özellikle genç erkeklerde düşük oranda bildirilmiş olsa da bu durumlar çoğunlukla hafif seyretmiş ve kendiliğinden düzelmiştir. Ancak burada asıl risk Kovid-19 hastalığının kendisidir. Çünkü virüs kalp kasına doğrudan zarar verebilir, ritim bozukluklarına ve ciddi kalp yetmezliğine neden olabilir. Bilimsel veriler net bir şekilde gösteriyor ki aşı olmak kalp hastalıkları açısından aşı olmamaktan çok daha güvenlidir. Ayrıca aşı sonrası kalp krizi riskinde anlamlı bir artış saptanmamıştır. Dolayısıyla kalp hastaları da dahil olmak üzere toplumun genelinde aşı karşıtlığına dayanan bu tür söylemlere değil, bilimsel kanıtlara kulak verilmelidir."

Kalp sağlığını korumanın düzenli hareket, dengeli beslenme ve zararlı alışkanlıklardan uzak durmaktan geçtiğini belirten Kayhan, "Kalp hastalıklarının yüzde 80'den fazlası aslında önlenebilirken, her yıl milyonlarca insan sadece yaşam tarzı hataları yüzünden hayatını kaybediyor. Sessiz seyreden yüksek tansiyon, kontrolsüz kolesterol ve gizli şeker, bireylerin farkında bile olmadan kalp krizine zemin hazırlıyor. Bu risk faktörlerinin büyük bölümü erken dönemde hiçbir belirti vermediği için 'Kendimi iyi hissediyorum' düşüncesi yanıltıcıdır." değerlendirmesini yaptı.

Toplumda kalp sağlığına dair farkındalığın hala olması gereken seviyede bulunmadığına işaret eden Kayhan, kalp hastalıklarının, sadece yaşlıların değil artık gençlerin de sorunu olduğunu, genç yaştaki hareketsizlik, kötü beslenme ve stres birikiminin ileride ağır bedellere dönüşebildiğini vurguladı.

Kayhan, bu nedenle okuldan iş yerlerine kadar her yaş grubuna özel bilinçlendirme kampanyaları gerektiğini belirtti.

Erkeklerde 40, kadınlarda ise 50 yaşından sonra kalp sağlığı kontrolü yapılmalı

Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Erişkin Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Akbulut da aort yırtılmasının en önemli etkeninin yüksek tansiyon olduğunu belirterek, 60-80 yaş aralığında sık gözlenen damar kireçlenmesinin de risk faktörleri arasında yer aldığını dile getirdi.

Kalp sağlığının korunması, sağlıklı bir vücuda ve kalbe sahip olmak için disiplinli bir hayat anlayışı gerektiğini kaydeden Akbulut, şöyle devam etti:

"Kişilerin sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve uyku kalitesine dikkat etmekle beraber tütün ürünleri kullanımı gibi zararlı maddelerden uzak durup, daha çok açık hava ve güneşle temas edebilecekleri aktivitelerde bulunmaları gerekmektedir. Tüm bunların yapılması kalp sağlığını artırıp hastalık risklerini azaltmış olur. Erkeklerde 40, kadınlarda ise 50 yaşından sonra kalp sağlığı açısından kontroller yaptırılması gerekmektedir. Bu kontroller ailesinde hastalık bulunan, sigara kullanımı olan veya obezite sorunu bulunan yüksek riskli kişilerde ise her yıl yapılmalıdır."