Vurgulanması gereken önemli noktalardan birinin de sosyal medya ve dijital dünyanın ergenlerin tehlike algısını çeşitli şekillerde etkileyebildiği olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Sosyal medya ergenlerin kendilerini ifade etmeleri için bir platform gibi görülse de aynı zamanda yanlış bilgi yayılması, riskli davranışların idealize edilmesi ve sürekli sosyal kıyaslamaya yol açılabiliyor. Bu da ergenlerin tehlikeyi daha düşük algılamalara neden olabiliyor. Ayrıca sosyal medyada kendilerini ifade etmek için bazı riski davranışlar sergileyip ilgi çekmek, takipçi kazanmak amacıyla daha cazip bir noktaya getirebiliyorlar.” açıklamasını yaptı.
Aşırı koruyucu ebeveynlik de ilgisiz ebeveynlik de risk algısının zayıf olmasına yol açabiliyor!
Aile tutumlarının da ergenlerin tehlike algısı üzerinde etkili olduğuna vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, şunları söyledi:
“Aşırı koruyucu ebeveynlik ergenin riskli durumları algılama ve baş etme becerilerini sınırlayabiliyor. Bu durum ergenin risk algısının zayıf olmasına yol açabiliyor. İlgisiz ebeveynlikte ise ebeveynin ilgisiz veya tutarsız davranışlarının yoğunluğu ergenin kendine güvenini zedeleyebiliyor ya da tehlikeli durumlarla başa çıkma konusunda zayıf bir algı geliştirmesine neden olabiliyor. Bu durumda da ergen riskli davranışlara daha yatkın hale gelebiliyor. Çünkü denetimsizlik ve izlenme duygusu eksik kalabiliyor.”
Pozitif rol modeller ergenlerde sorumlu davranışları teşvik edebiliyor!
Ergenleri riskli davranışlarından korumanın en etkin yollarından birinin çok yönlü bir yaklaşım olduğunu aktaran Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Eğitim ve bilinçlendirmelerin fazlalaştırılması gerekiyor. Çünkü ergenlerin risklerin farkındalığını gözlemlemesi, etkili eğitim ve bilinçlendirme programlarıyla yapılabilir.” dedi.
Ailelerin ve eğitimcilerin pozitif rol modeller olmalarının da çok önemli olduğunu vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı: “Ergenlere pozitif rol model sunulduğunda, daha sağlıklı bir iletişim gelişebiliyor, sorumlu davranışları teşvik edilebiliyor ve aile içindeki iletişim de ergenin güvenliğini arttırabiliyor. Açık iletişim oldukça kıymetli.
Aileler ve eğitimciler ergenlerle açık ve anlayışlı bir şekilde iletişim kurarak onların endişe ve düşüncelerini anlamalı ve riskli durumlarla başa çıkmaları desteklenmeli. Açık iletişimin olmadığında ergenler bazı davranışları saklama, gizleme seçeneğine yönelebiliyor. Ergenlerin sosyal çevreleri de çok önemli. Sağlıklı arkadaşlıklar, pozitif okul ortamları ve toplumun desteği ile riskli davranışlarından kaçınmaları arasında bir ilişki var.”