Kızıldeniz Turizmi ve Mısır ilintili fırsatlar

Mısır, 110 milyonluk nüfusuyla Arap dünyasının büyük ağabeyidir. Nüfus artış hızı yüksek olduğu için ekonomik büyümesi yüksek seviyede olacaktır ve tüm projeksiyonlara göre Türkiye'nin ekonomik büyüklüğünü 20 sene içinde geçecektir. Bugün için Türk ekonomisi 50% civarı daha büyüktür.

Mısır'ın ekonomik olarak büyümesi demek zaten güçlü ekonomik ve sosyal bağlar sayesinde Türkiye'nin de büyümesi demektir yani Mısır'ın hızlı gelişmesi bizim için tehdit değil fırsattır.

İLİŞKİLERİMİZ TOPARLIYOR

Büyük ölçüde ülkemizin yanlış dış politikasından ötürü uzunca bir süre El-Sisi idaresindeki Mısır ile ilişkilerimiz buzdolabında idi. Artık bu dönemi aştık ve hızla ilişkiler toparlanıyor. Büyük hataların yapıldığı bu dönemde hem Türkiye ekonomik kayıp yaşadı hem de Mısır ekonomisi hatalı yapılan askeri yatırımların da etkisi ile krize girdi. Mısır, bir kez daha IMF'nin önünde diz çöktü, parasını devalüe etti ve ilave borç aldı. Bunlar, bizim yakın tarihimizde yaşadığımız konular. Mısır da bizim ayak izimizden ilerliyor.

Mısır, Türkiye'nin seneler önceki hali gibi. Altyapı büyük oranda yetersiz olduğu için önemli altyapı harcamaları yapılıyor. Nüfus büyümesi hızlı olduğu için okul, hastane vb. nüfus destekleyen altyapı yatırımları zorunlu. Mısır'ın borçluluk oranı yüksek. Birkaç senede bir ekonomik kriz sonucunda para devalüe ediliyor. Turizm kurtuluş olarak görülüyor ve büyük yatırım yapılıyor. Halkın büyük kesimi henüz çok dışa kapalı ve fazlaca yurtiçi odaklı bir gündem mevcut. Bunlar da eski Türkiye'nin karakteristikleri.

Türkiye ve Mısır devletleri arasında elbette siyasi ve ekonomik ilişkiler devam ediyor ama asıl farkı yaratacak olan halklar arasındaki ilişki. Tek ulaşım yolu uçak ve özellikle Mısırlıların alım gücü açısından uçak seyahatleri hayli ulaşılamaz seviyelerde. Elbette Mısır'da sivil havacılık her sene hızla büyüyor ve Mısırlıların kişi başı gelirleri artınca ve dünyayı gezmeye başladıklarında ilk durakları eski başkentleri İstanbul olacaktır.

KIZILDENİZ BİR HARİKA

Gelelim Kızıldeniz olayına. Kızıldeniz'in turistik potansiyeli çok yüksek ve bugün için bu potansiyeli kullanabilen neredeyse tek ülke Mısır. Kızıldeniz sahilinde 80 lerde Şarm-el Şeyh turizm hizmetlerine başladı. (İsrail Sina'yı işgal etmişti ve Sina'da kurduğu askeri havalimanı bugün Şarm-el Şeyh havalimanı), yine 80 lerde Hurgada ve devamında Hurgada'nın uzantısı olan El-Gouna şehri. Bugün için Hurgada, Şarm-el Şeyh’i geçmiş durumda. Hurgada Havalimanı, Mısır'ın Kahire'den sonra 2. büyük ve işlek havalimanı olmuş durumda. Hurgada da sahil boyunca beş yıldızlı oteller hizmet veriyor. Aklınıza gelen hemen bütün otel zincirlerinin otelleri var. Mariott, Hilton, Wyndham, Accor grubu otelleri, Mövenpick, bizden Rixos vs... Zincir olmayan oteller daha da çok miktarda. Ne ararsanız var, yüzlerce otel inci tanesi gibi sıra sıra sahile dizilmişler ve yenilerinin yapımı da hızla devam ediyor. Otel harici marina bölgesi, AVM'ler, müze vs. turistler için çeşitli atraksiyonlar da mevcut. Güneydeki Marsa Alam'da muhtemelen birkaç sene içinde önemli tatil şehirleri arasına girecektir.

MISIR TURİZMİ

Mısır'a en çok Rus ve Alman turist geliyor. Yani Türkiye ile benzer bir turist yapısı var. Bu bağlamda rakip olduğumuz söylenebilir. Mısır'ın turizm konusunda büyüme hızı Türkiye'den yüksek. Eskiden Mısır'da taksi kullanımı sorun idi çünkü Avrupalı (ve Türk) turist Arap harflerini okuyamıyor. Ne plaka okuyabiliyoruz ne yazı okuyabiliyoruz. Şoförler doğal olarak yabancı dil bilmiyor ve anlaşmak büyük problem idi. Artık Uber ve benzeri uygulamalar piyasaya gelmiş ve olay çözülmüş. Son derece ucuz fiyatlara neredeyse şehirler arası mesafeler dahi taksi ile gidilebilir hale gelmiş. Mısır'ın ucuz emek ve hayat maliyetlerini yabancı otel zincirleri elbette müşterilere yansıtmıyorlar, ilave kâr olarak cebe atıyorlar. Yine de o kadar çok otel var ki rekabetten ve uzun sezon etkisinden dolayı fiyatlar Avrupa'nın hayli altında. Misal Yunanistan'da 1 günlük tatil yerine Mısır'da 3-4 gün tatil yapmak mümkün üstelik çok daha güzel bir deniz, plaj, otel hizmeti ile beraber. Mısır'ın Kızıldeniz sahillerinin deniz turizmi sezonunun senenin büyük bölümünü kapsadığını hatırlatalım.

'Müslüman ülkelerde Avrupalı yaz tatili yapabilir mi?' diye bir soru elbette akıllara geliyor malum Avrupalının deniz tatilinde bikini, tanga vardır, akşam yemeği yanında bira veya şarap vardır. Turistik bölgeler tamamen uluslararası turizmin gerekliliklerine göre işletiliyorlar. Mısır'da üretilen yerli şarap ve bira markaları mevcut. Hatta Ömer Hayyam şarap markaları 1800'lerden geliyor, hayli meşhur durumda. Türk Kahvesi için bile yerli markaları var.

Etrafta fazla görünür olmasa da arka planda ciddi bir güvenlik kontrol sistematiğinin çalıştığı belli oluyor. Misal tekne ile gezi veya dalışa çıkıldığında ilgili turu düzenleyen ekip, yerel polisten tüm yolcuların pasaport bilgileri ile kontrolünden sonra çıkış yapabiliyor.

Turizm, Mısır'ın bir numaralı gelir kaynağı ve hem ekonominin hem istihdamın büyük bölümünü oluşturuyor bu yüzden Avrupalı, Rus, Asyalı, Arap turisti memnun etmek ve güvenliğini sağlamak üzerine sistem kurulmuş.

Suyun öteki tarafında ise Suudi Arabistan var. Deniz desen aynı deniz ama S.A. malum henüz turistik bir ülke olamadı. Anlaşılan Mısır'ın Kızıldeniz'deki hızlı turistik gelişimi Suudi Arabistan'a ilham vermiş ki, tam da Hurgada ve Şarm-el Şeyh'in karşı kıyılarında Suudlar meşhur Neom şehrini kuruyorlar. Neom'da Kızıldeniz bölgesinde iddialı bir turizm şehri olacak gibi görünüyor.

Muhtemelen önümüzdeki on yıllarda, diğer önemli Kızıldeniz ülkeleri olan Sudan, Eritre ve Yemen'in de turizme açıldığını göreceğiz çünkü bu bölgede turizm demek, milyarlarca dolar gelir ve milyonlarca kişiye iş imkânı demek.

MERCANLARA SİLİKON MASKE İLE BAKMAK

Kızıldeniz'in milyonlarca turist çekmesinin önemli sebeplerinden biri de mercan resiflerinin sunduğu sualtı renkleri ve canlılığı. Bu güzellikleri görmek için tüp ile dalış gibi nispeten zahmetli işlere de gerek yok. 3 dolarlık silikon maske ile mercan resiflerinin keyfini çıkartabiliyorsunuz çünkü bunlar adacıklar halinde her yerdeler ve yüzey seviyesinden başlıyorlar. Zaten güneş ışığı en çok sığ kısımları aydınlattığı için aslında en güzel renkler dipte değil yüzeye yakın yerlerde bulunuyor. Bunu belirtme sebebim, bazı vatandaşlarımızdaki Kızıldeniz'in sadece dalgıçlar için ilginç olan pahalı bir tatil bölgesi olduğu önyargısını kılmak. Bölgeye gelenlerin çoğu dalgıç değil, normal küçük çocuğu olan orta yaşlarda olan ve emekli yaşlarındaki turistler. Pahalı olsa zaten gelmezler, aksine tropik iklimin, Avrupa'ya en yakın ve en ucuza tecrübe edilebildiği yer olduğu için tercih ediyorlar. Diğer bir önyargı ise köpekbalığı korkusu. Tüm denizlerdeki gibi risk sıfır değildir ancak yok sayılabilecek derecede düşüktür.

Kızıldeniz ve özel olarak Mısır turizmini övme sebebim, Türkiye ve Mısır halklarını daha çok yakınlaştırmak ve halkların dostluğuna dayalı olarak Türkiye ve Mısır'ın doğu Akdeniz bölgesinde kalıcı stratejik ittifakını sağlayabilmektir. Halklar turizm sayesinde daha çok yakınlaştıklarında, ekonomik ve sosyal ilişkiler güçlenecek ve Türkiye ile Mısır'ın potansiyel ittifaklık durumu, gerçek ittifaklık seviyesine gelebilecektir. Doğu Akdeniz'in bir yakasında 85 milyonluk gelişmiş bir ülke olan Türkiye, diğer yakasında 105 milyonluk hızla gelişmekte olan Mısır ittifak halinde olduğunda, yabancı güçlerin bölgemiz ülkelerini bombalaması ve katliamlar yaratmaları zorlaşacaktır. Bölgemizde kalıcı barış ve istikrar mümkün hale gelebilecektir.

ÖNERİLER

Türkiye'nin Mısır ile ilişkilerini turizm üzerinden geliştirebilmesi için hangi politikaları önerebiliriz?

1) Karşılıklı vizeler kaldırılmalıdır. Bugün itibariyle Mısır'a girişte tüm Avrupa ülke vatandaşları gibi Türkler de 25 USD kapıda para ödeyip vize almaktadırlar. Bu gereksiz ücret kaldırılmalıdır böylece o para ile Türk vatandaşı Mısır'da 25 USD'lik fazla alışveriş yapabilir ve karşılıklı daha çok turist ağırlanır. Mısır, birçok Müslüman ülkeye vize uygulamamaktadır. Türkiye'de benzer bir parayı vize ücreti olarak gelen Mısır vatandaşlarından almaktadır. Türkiye'nin de vizeleri kaldırmaktan çekinecek bir durumu olamaz. Öncelikli gelecek turistler varlıklı Mısır vatandaşları olacaktır. Gelip Türkiye'de kaçak çalışmaya başlayan tek tük Mısırlı olursa yakalandıklarında deport edilirler, olay hallolur. Türkiye'de bu konuda ilgili kurumlar zaten hazırlıklı ve donanımlıdır. Bir ülke vatandaşına vize koymak demek aslında 'sen bizim dostumuz değilsin, istenmiyorsun' mesajı vermektir. Mısırlılar düşman değil, dosttur. Bu hatalı politikalar sonucu, yurtdışı tatil yapma imkânı bulan Mısırlılar farklı ülkeleri tercih etmektedirler.

2) Türk dizileri senaryolarını ayarlamalı ve Mısır'da tarihi ve turistik bölgelerde de çekim yapmalıdırlar böylece karşılıklı turizm hızla artar. Mısır, film yapımcıları için eşsiz manzaralar, tarihi mekanlar, sahil ve deniz bölgeleri sunmaktadır.

3) Mısır'a giden Türk turistler Amerikan otellerinde değil, Türk otellerinde kalmayı tercih etmeliler. Buna göre ilgili yatırımların yapılması uygun olur.

4) Türkiye ve Mısır arasında karşılıklı turist getirecek, kâr amaçlı olmayan özel tur firmaları ve özel tur programlarının hazırlanması uygun olur. Sadece paralı turist değil, öğrencisinden, akademisyenine, belediye çalışanına kadar geniş bir yelpazeyi kapsayacak turların tasarlanması uygun olur. Bugün için Mısır deniz turizmi ile çöl turizmi ve eski tapınak bölgelerinin turizmini pek birleştirememiştir. Türkiye'den tur acentaları bu birleştirme işini yaparlar ise çok miktarda ilave yabancı turist bölgeye çekilebilir. (Misal Kızıldeniz kıyısında iki gece konaklama, sonrasında çölde bir iki gece ve devamında yukarı Nil bölgesindeki tarihi tapınak bölgelerinde iki gece konaklama gibi.)

5) Kızıldeniz bölgesi yatırımları için Türk turizm yatırımcılarının teşvik edilmesi uygun olabilir.

Mısır'ın Kızıldeniz sahillerinde yapılan otellerde zaten önemli ölçüde Türk malları ve ekipmanları kullanılmaktadır. Türkiye otel tasarımı, inşaatı ve işletmesi konusunda yeterli uzmanlığa ve şirketlere sahiptir. Bu kapasitenin Kızıldeniz kıyısındaki yatırımlara aktırılması uygun olacaktır.

6) Bir dönem Kuşadası’nda yapıldığı gibi vahşi ve kontrolsüz bir yapılaşma ile bölge turizmi ve ekosisteminin (mercan resifleri çok hassas) tahrip edilmesi riski Mısır'da mevcuttur. Türkiye'nin ilgili kuruluşlarının (kamu, üniversiteler vs.) bu konularda Mısır ile bilgi, tecrübe ve teknik donanım paylaşması uygun olabilir.

7) Türkiye ve Mısır'ın ilgili şehirleri arasında biletleri uçaktan daha ucuza satılacak şekilde yolcu gemisi seferlerinin başlatılması ve özellikle öğrenci, emekli gibi kesimlere biletlerin öncelikli tahsis edilmesi uygun olur. Antalya, Mersin ve İstanbul'dan Port Said ve İskenderiye’ye kruvaziyer seferleri konulması uygun olacaktır.

8) Mısır'da futbol bir numaralı spordur. Türk takımları neden sadece Avrupa takımları ile oynamaktalar? Türkiye'nin Avrupa ülkeleri ile daha çok tarihi, sosyal ilişkisi mi var? Hayır, durum tam tersidir. Türk takımlarının düzenli olarak her sene ilgili Mısır takımları ile dostluk maçı yapması veya özel bir kupa düzenlenmesi ikili ilişkileri geliştirmek için uygun olabilir.

9) Arkeoloji konusunda daha çok Türk ekibin Mısır'da çalışması ve karşılıklı işbirliği uygun olacaktır. Genelleyecek olursak, Arkeoloji konusu, Türkiye için bölgedeki sosyal ve coğrafi yakınlıktan dolayı stratejik bir gelişim alanı olarak belirlenebilir. Suriye, Irak, Yemen, Somali, Etiyopya, Mısır, Filistin, Lübnan ülkeleri Türk ekiplerin ve üniversitelerin ilgili bölümlerinin arkeoloji çalışmalarında yoğunlaştığı bölgeler olabilirler. Arkeoloji alanı sayesinde Türkiye bu stratejik coğrafyada etkinliğini artırabilir.

10) Dünyanın iki önemli kanalını kontrol eden Türkiye ve Mısır'ın denizcilik alanında işbirliği yapmaları ve ortak konteyner gemi filosu kurmaları uygun olabilir. Hindistan da bu projeye katılabilirse gerekli ölçek ekonomisine ve stratejik Doğu-Batı ekseni ticaret yolları kontrolüne erişilebilir. (Bizim aksimize, Hindistan ve Mısır'ın arası iyidir)

11) Temmuz ayında Büyük Mısır Müzesi (BMM) resmi olarak açılacaktır. Bu müzenin muazzam bir kültür yatırımı olacağı ve yılda milyonlarca turist çekeceği kesin gibidir. Malum bazı zengin Türk holding sahipleri bazı Amerikan müzelerine çeşitli koleksiyonlar hediye etmişlerdir. Benzer cömertliğin BMM'ye de yapılması uygun olur. Ayrıca kamu bütçesinden de destek verilmesi ve açılış ve tanıtım etkinliklerine destek olunması uygun olabilir. Hatta ABD’deki koleksiyonlar Mısır müzesine aktarılabilirse daha da güzel olur. Özellikle New York ve Londra müzelerinde muazzam miktarda, paha biçilemez antik Mısır eseri vardır. Osmanlı döneminde bunlar nahoş usuller ile kaçırılmışlardır. Bunların da Mısır'a iadesi konusunda Türkiye'nin Mısır'a destek vermesi uygun olur. Antik Mısır tarihi görmek isteyen Londra'ya, New York'a değil, Mısır'a gitmelidir. (Aynı yaklaşımı Mezopotamya eserleri için de göstermeliyiz)

12) Mısır'ı ziyaret eden Türk vatandaşların Arap harfleri ve genel olarak Arapça iletişim konusunda problemlerini azaltacak çeşitli cep telefonu uygulamalarının geliştirilmesi uygun olacaktır. Benzer uygulama Arap turistlerin Türkiye ziyaretlerini kolaylaştırmak için de tasarlanabilir. (misal Arapça yazıya telefon kamerası tutunca veya resmi çekilince Arap harfleri Latin harflerine çevrilmeli ve istenen dile yazılı ve sesli olarak tercüme edilebilmelidir.)

13) Türkiye'nin gelişen Mısır turizmi yanında, özellikle Kızıldeniz sahillerinde yeni gelişecek olan Sudan, Eritre, Yemen ve Somali turizmine de yatırım yapması uygun olacaktır. Bu bölgeler turizme açılırken en iyi bölgeler, ilk gelen yatırımcılara tahsis edilir.

SİVİL HAVACILIK FIRSATLARI

14) Havacılık konusunda işbirliği potansiyeli muazzam miktardadır. Mısır Devlet havayollarının (EA: Egypt Air) 70 civarı uçağı vardır (THY'nin 400 civarı, Pegasus'da 120 civarı işletilen uçak var). BAE merkezli Air Arabia'nın Mısır'da kurduğu şirketin de birkaç uçağı vardır. EA'nın temel sorunu verimsizlik ve ölçek ekonomisidir. Uçak doluluklarını sağlayamamaktalar ve uçak başına personel sayıları çok fazla. Firma haliyle pek karlı değil. Devlet firmasında personel sayısı konusu sosyal politika konusudur, dışarıdan gazel okumamak lazımdır ama uçakların doluluk oranının düşüklüğü ciddi problemdir ve Türkiye bu sorunu çözebilir. Türkiye'nin Mısır ile havacılık alanında özel bir anlaşma yapması ve buna göre EA'nın Avrupa ve kuzey ülkeleri ile bağlantılarının İstanbul merkezi üzerinden aktarmalı yapılması doluluk sorununu çözecektir. Ayrıca EA'ya İstanbul ile Avrupa/Amerika arasında doğrudan uçuş hakkı verilmesi de uygun olur. Böylece EA firması Kahire'den belli başlı merkezlere direk uçar, ölçeğin tutmadığı ülkelere de yine EA uçakları ile İstanbul aktaralı uçabilir. THY bilet satış sistemleri üzerinden EA'nın işlettiği uçaklara da bilet satılabilir.

15) Havacılık konusunda diğer işbirliği ise EA'nın THY'nin iştiraklerinin müşterisi ve hatta ortağı yapılması olabilir. Buna göre yeni alınacak EA uçaklarının iç kabinlerini THY iştirakleri sağlayabilir. THY Teknik Mısır'da ilgili bakım hizmetini sağlayabilir. Hatta bu uçakları THY'nin EA isterlerine göre üreticiden sipariş etmesi, içini düzenleyip kabin içi eğlence sistemleri, Türksat internet bağlantıları ile beraber EA'ya kiralaması EA için maliyet azaltıcı olabilir.

16) Halep'te THY'nin açacağı, Arapça konuşan halkları hedefleyen bir çağrı merkezi ile Arap dünyasına 'THY Holiday' firmasının Mısır ve Türkiye dahil, dünyanın her ülkesinde tasarladığı tatil paketlerini pazarlaması uygun olacaktır. Hem rekabetçi maliyet ile THY tur ve tatil paketi satabilir hale gelir, hem de Suriye gibi büyük işsizlik sorunu yaşayan kardeş ülkeye destek sağlanır.

DEMİRYOLU FIRSATLARI

17) Mısır'da nüfus Nil deltası ve Nil nehri çevresinde tek bir eksende toplanmış durumda ve bu durum tek bir tren hattı ile 100 milyon insanı bağlamak gibi muhteşem bir verimlilik fırsatı sunuyor. Mısır yönetimi de bu konuda Alman Siemens ile 6 milyar dolarlık hızlı tren hattı projesini yürütüyor. Proje, Mısır'ın bütün şehirlerini bağlıyor ve Sudan sınırına kadar dayanıyor. Bu projeye Çinliler ile başlamışlardı sonra Alman Siemens'e geçiş yaptılar. (Hatta projenin Siemens tarafında başındaki adamın helikopteri geçenlerde New York’ta düşüverdi).

Mevcut tren hattı da yılda 350 milyon, yanı günde 1 milyon civarı insan taşıyor ve Mısır'ın temel ulaşım altyapısını oluşturuyor. Acaba Türkiye'ye bu konuda ekmek çıkar mı? Malum TCCD firmamızın çalışkan ve fedakâr emekçilerine rağmen üst yönetimindeki problemler ve politika hataları sonucu istenen seviyeye gelemedi. Havacılıktaki kamu firmamız olan THY'nin birçok açıdan hayli gerisinde kaldı. Son yıllarda TCDD de bir miktar toparlanma var, hayırlısı diyelim. Belki TCDD'nin Mısır demiryolu hatlarında operatör olarak yolcu ve yük taşımacılığına başlaması, TCDD'nin standartlarını artırması açısından, uluslararası iş yapma becerisi açısından faydalı olabilir. Avrupa'da bu işi yapmanın maliyeti daha yüksek olabilir ama Mısır ile bu işe başlayabiliriz. Yerli üretilen vagon ve lokomotif setlerini TCDD satın alıp Mısır'da işletebilir.

18) Mısır'da, yollardaki araba parkı hayli eski. Zamanında Tofaş, kuş serisinin bir kısmını ( Doğan vs.) Mısır'a taşımıştı. Bu araçlar halen iş görmekte. Belki Tofaş veya Reno'nun Türkiye fabrikalarında daha yeni modellerin üretimine geçmesi, mevcut üretilen modelleri de Mısır fabrikasına taşıması uygun olabilir.

ENERJİ

19) Enerji konusunda ise TPAO'nun Mısır'ın petrol, gaz ve güneş enerjisi üretimi, petrol rafinaj kapasitesi, LNG terminal altyapısı, fosfat üretim kapasitesi gibi konulara yatırım yapması uygun olacaktır.

20)Mavi Akım benzeri bir anlaşmanın Mısır ile yapılması ve Mısır ile Libya gazının (ve beraberinde fiber internet hatlarının) Türkiye'ye Akdeniz altından boru hattı ile iletilmesi uygun olacaktır.

ASKERİ İŞBİRLİĞİ FIRSATLARI

21) Mısır bu sene başında 555 adet M1A1 Abrams tank modernizasyonu için ABD ile 5 milyar dolara anlaştı. Toplam M1A1'lerin ancak yarısına denk geliyor bu adet. Zaten ekonomik krizde olan ülke için bu ücret ise çok yüksek. Mısır'da çok yüksek adetli eski tanklar da var. Mısır'ın ABD ile bu anlaşmadan çekilmesi ve Türkiye ile tank modernizasyonu projesi başlatması uygun olur. Bu tanklara özellikle dron savar sistemlerin takılması uygun olacaktır. Mısır kurmay aklı acaba ABD'nin modernize ettiği tanklar ile hangi düşman ülkeden gelebilecek tehditlere karşı koyabilmeyi planlamıştır? Hem ekonomik, hem stratejik açıdan bu anlaşma hatalıdır. Günü geldiğinde uydudan iki satır kod indirilir ve bu modernize edilmiş tanklar birbirlerine ateş açmaya başlarlar.

22) Hava kuvvetleri konusu diğer önemli işbirliği alanlarından. Mısır yıllarda hava kuvvetlerini F-16 filosuna dayandırdı ve dünyada bizden sonra ikinci büyük F-16 filosuna sahipler. Elbette başlıca tehdit gördükleri İsrail'in son teknoloji Amerikan silahları karşısına bu F-16'ların şansı yok. Akıllıca bir hamle yaparak, ABD'nin F-16 E serisi satış teklifini reddettiler ve Çinin J-10 uçaklarından aldılar ve bu sene başında ilk uçaklar devreye alındı. Gelişmiş AESA radarları ve ileri Çin teknolojisi sayesinde bölgede dengeleri değiştirdiler ve güvenilmez sözde müttefik ABD'ye savunmalarını ( ve garantili mağlubiyeti) teslim etmediler. Çoğu Türkiye montajı olan 220 civarı eski F-16 halen Mısır envanterinde ve muhtemelen bunların bir bölümü uçamaz durumda. Bunların ABD tarafından modern V seviyesine yükseltilmesi zaten çok pahalı ve irrasyonel. Türkiye'nin eğer F-16'ları yükseltme becerisi makul bir seviyeye geldi ise belki Türkiye’nin iyi tanıdığı, kendi üretimi bu F-16'ları Mısır'dan satın alması ve modernleştirmesi makul bir ara çözüm olabilir. Elbette Çin'den J-10 almak çok daha akıllıca olur ama mevcut iktidarın eğilimi malum olduğundan bu pek olası değil.

23) Mısır, külüstür F-16'lardan sonra modern Fransız Rafal uçakları da almıştı. Peki neden Rafal işi devam etmedi de Çin uçağına geçildi? Çünkü modern uçak ile iş bitmiyor. Rafallerin asıl numarası uzun menzilli meteor füzeleri ama İsrail ve ABD baskısı ile Fransa Mısır'a meteorları satamadı. Mısır'ın geleneksel silah tedarikçisi Rusya'da Ukrayna ile meşgul olduğundan taleplere hızlı cevap veremedi ve Mısır Çin'e yüzünü döndü. Hatta Türkiye'de araya girip 'gel Kaan uçağına ortak ol' filan dedi ama ortada ne motor var, ne uçak var. Doğru bir karar ile Mısır Çin uçakları ve son teknoloji Çin füzeleri ile işini çözdü ve yarının tehditleri değil, bugünün tehditlerine karşı koyabilir hale geldi. Pakistan'dan sonra ikinci J-10 kullanıcısı ülke oldular. Kaç uçak aldıkları açıklanmadı. Türkiye bu safhada olmayan Kaan uçağını, her an savaş tehdidi ile karşı karşıya olan ülkelere pazarlama hayalleri ile vakit kaybetmemeli. SİHA satışı ise makul bir beklentidir. Ayrıca Fransa bize meteor satacak veya kendi füzelerimizi uyarlayabilecek isek, Mısır'ın işine yaramayan Rafalleri de belki satın alabiliriz.

24) Türk pilotlarının Mısır pilotları ile yakın çalışmaları ve Mısır'ın farklı tipteki savaş uçaklarının ve füzelerinin kabiliyetlerini deneyimlemeleri Türkiye için fayda sağlar. Diğer taraftan Çin J-10'ları gelişmiş savaş sistemlerini kullanabilmek için Çin uyduları ile de entegre haldeler. Türkiye'de Türksat uyduları ile farklı tipteki savaş uçaklarının entegrasyon arabirimlerini geliştirebilir. Belirli jeopolitik saflaşmalarda belirli uydu sistemleri devre dışı bırakıldığında farklı ülke uydu sistemleri üzerinden savaş sistemlerini çalıştırabilir olmalıyız. Uydu sahibi ülke, bir tuşa basarak istediği ülkenin savaş sistemlerini kendi uydularından kopartabilir veya daha kötüsü, uydu hassasiyet seviyelerini değiştirerek tam savaş anındaki kritik saatlerde bazı tipteki füzelerin hedefini vuramamasını sağlayabilir. Müşteri ülke füzelerin neden hedefi vuramadığını anlayamaz bile.

S-400'LERİ MISIR’A VERMEK

25) S-400 sistemleri konusunda bizdeki resmi söylem, sistemlerin her an kuruluma ve devreye alınmaya hazır olduğu yönünde. Oysa herkes biliyor ki bu sistemlerin ve S-400 radarının 7/24 devrede olması ve uzun menzilden, ülke dışındaki hava tehditleri dahil, hedef takip, tespiti ve gerekirse füze güdümlemesi yapması lazım. Zaten Türkiye ile bir ülke çatışmaya girdiğinde, çatışmanın ilk yarım saatinde S-400 gibi kritik ekipmanların radarları füzeler ile hedef alınacak yani bunları devreye almaya zaman dahi olmayacak. Bu bağlamda eğer ki bu sistemleri 7/24 kullanacak cesaretimiz yok ise gelin bu teknoloji çöp olmadan bunları işe yarayacak bir yere verelim. Mısır ile Rusya'nın zaten bu alanda işbirlikleri mevcut ve birçok S300 sistemi Mısır'da aktif durumda. Mısır'a S400'leri satarsak hem ekipmanlar bir işe yarar hem ödediğimiz paranın bir kısmını kurtarırız, hem de Mısır'ın güvenliğini artırırız.

İSTANBUL VE KAHİRE

26) İstanbul, Avrupa'nın en kalabalık şehridir. Kahire ise, İstanbul'dan dahi büyük ve kalabalıktır. Dolayısı ile İstanbul Belediyesi’nin, benzer problemleri olan Kahire belediyesine destek olması uygun olur. Hidromek, Temsa, Otokar, BMC, Vestel, Arçelik gibi önemli endüstriyel üreticilerimizin Mısır'daki yatırımlarını artırması faydalı olacaktır.

27) İstanbul'un kültürel ve mimarı hazinelerinden olan Hidiv Kasrı, politik beceriksizlik sonucu yıllardır İstanbul turizmine gerekli faydayı sağlayamamaktadır. Buranın Müze olarak İstanbul turizmine katkı sağlar hale getirilmesi uygun olabilir. Benzer şekilde, Bebek sahilinde Mısır konsolosluğu olarak hizmet veren Ali Paşa Yalısı da yine mülkiyeti Mısır devletine ait olacak şekilde İstanbul turizmine müze olarak kazandırılabilir. Belki Kahire'de yapılmakta olan büyük müzeye bağlı olarak belirli antik Mısır eserleri burada sergilenebilir. Konsolosluk ise, metro bağlantısı olan daha merkezi bir yere, misal Levent / Osmanbey civarlarına taşınabilir.

28) Kahire'deki yetersiz büyüklükteki büyükelçilik binamız yerine daha büyük bir diplomasi kampüsüne geçilmesi uygun olabilir. Yeni elçilik ve konsolosluk binalarının çatılarının helikopter inişine uygun olması ve yeterli sayıda sivil Gökbey helikopterinin Mısır gibi önemli ülke büyükelçiliklerine tahsisi uygun olabilir. Böylece ilgili büyükelçiliklerin komşu ülke elçilikleri ile de daha yakın ve hızlı çalışması mümkün hale gelebilir.

DİĞER KONULAR VE SONUÇ

29) Suriye göçmenleri konusu ile ilintili olarak Türkiye'de çok miktarda Türkçe ve Arapça konuşabilen insan kaynağı oluştu. Türkiye'nin Mısır ile ve genel olarak Arap ülkeleri ile olan projelerinde bu çift dilli yetenek havuzundan faydalanılması uygun olacaktır. Turistik tur rehberlik hizmetlerinden, otelciliğe, elçilik çalışmalarından özel sektör personel ihtiyaçlarına kadar geniş bir yelpazede bu yeteneklerin değerlendirilmesi uygun olabilir.1958-61 arasında Birleşik Arap Cumhuriyeti adı altında Mısır ve Suriye birleşmiş idi. Yani bu iki ülke hayli yakın ve dost halklar dolayısı ile Suriyeli kardeşlerimizin Mısır ile olan ilişkilerde hizmet sunması gayet mümkündür.

30) El-Sisi'yi seven vardır, sevmeyen vardır. Yarın Sisi gider başkası gelir. Türkiye'nin ülkeler ve özellikle dost halklar ile ilişkilerini kişilerin siyasi eğilimlerine göre değil, uzun vadeli hedeflere göre şekillendirmesi uygun olur. Diğer taraftan El-Sisi'nin 110 milyonluk ülkenin kalkınması için devasa büyüklükte altyapı projelerini devreye aldığını ve Mısır halkının refahını artırmaya çalıştığını da görmemiz ve takdir etmemiz gerekir. Yapılabilecek en yanlış politika, Mısır’ın da Suriye gibi sözde 'dini kurtuluş' kılıfında istikrarsızlığa sürüklenmesini desteklemek olacaktır.

31) Mısır'da yabancı kolej mezunu ve bürokraside önemli mevkilerdeki elit kesime okulda Osmanlı, 'Mısır'ı sömüren imparatorluklardan biri' olarak öğretilmiş. 'Bizi önce Osmanlı sonra Fransız sonra İngiliz sömürge yaptı' diyorlar. Oysa Osmanlı'nın sömürgecilikte Fransız ve İngiliz ile aynı kefeye konması doğru değildir. Osmanlı Kayseri'ye, Musul'a nasıl davrandıysa Kahire'ye de öğle davrandı, ayrım yapmadı ve imkanları ölçüsünde yatırım, imar yaptı. Mısır okullarında, Osmanlıya bakışı düzeltmek gerekir.

32) Mısır parası TL ye yakın değerde olduğu için harcamalarda hesap kolay oluyor. Türkiye'de malum 200'lük banknottan başka pek banknot kullanamaz olduk. Mısır'da öyle değil. Genel ucuzluk dolayısı ile 20'lik banknot dahi gayet kullanışlı. Mısır'da banknotlar çok eski. Buruşuk, mikrop yuvası boyalı kâğıt gibiler. Bizim merkez bankamızın banknot matbaası da var. Mısır'ın zengin tarihinin ögelerini de kullanarak yapılacak güzel para tasarımları ile Mısır için yeni banknotların Türkiye'de basılması güzel bir işbirliği alanı olabilir. Bu konuda gerekli güvenlik mekanizmaları ve ortak şirketler kurularak Mısır'ın mevcut parasından daha yüksek güvenlikli paraların devreye alınması uygun olabilir.

33) Libya politikası konusunda bir dönem Mısır ile zıtlaştık ancak bugün geldiğimiz noktada çizgilerimiz yakınlaştı. Doğrusu da budur. Libya'nın doğuşunun da batısının da kendilerince haklı argümanları vardır ve Libya içinde Mısır'a düşmanca davranacak bir hükümete elbette izin verilemez. Libya, Türkiye, Mısır, Cezayir ve Tunus'un çıkarları ortaktır ve bu çizgide birleşik ve iç barışını sağlamış dost bir Libya'ya ihtiyaç vardır.

Yukarıdakilere benzer ekonomik, turistik, askeri projeler ile Mısır ile ilişkilerin stratejik seviyeye yükseltilmesi orta vadede Mısır ile askeri işbirliklerimizi ve karşılıklı güveni de güçlendirecektir. Belki zaman içinde Kızıldeniz civarlarında askeri deniz ve/veya hava üslerinin açılması da gündeme gelebilir. Kızıldeniz'de Türkiye'nin en az bir adet denizaltı tutması da faydalı olabilir. Benzer şekilde, Türkiye'nin geliştirdiği milli radar teknolojilerini Mısır'a kurması ve bölgedeki F-35 başta olmak üzere, bölgede katliam yapan uçak tiplerinin radar izlerinin tespit ve kaydedilmesi, ileride Türkiye'ye yönelecek tehditleri savuşturmada fayda sağlayacaktır.

Osmanlı, Mısır'ı Memlüklerden aldığında gerçekten bir dünya imparatorluğu haline gelmişti. Bugün de her alanda büyük potansiyeli olan Mısır ile işbirliği ile Türkiye, bölgesel seviyeden çıkıp tekrardan küresel sıklette mücadele eden bir oyuncu haline gelebilir. Vizyonsuz iktidarlar (ve hatta iktidar alternatifi ana muhalefet partileri) Türk milletine, Avrupa kapılarına zincirlenmiş, kapıdan alınmayan köpek muamelesini layık görüyorlar. Mısır işbirliği bize Kızıldeniz ve ötesinde Hint okyanusunun fırsatlarını da getirecektir.