Tutuklu gençlerin aileleri Silivri'de nöbet tutuyor - BBC News Türkçe

Tutuklu gençlerin aileleri Silivri nöbetinde: 'En azından sınavları burada yapılsın'

Kaynak, @annebabadayanis

Fotoğraf altı yazısı, Tutuklu gençlerin aileleri günlerdir Marmara Ceza İnfaz Kurumu'nda nöbet tutuyor.
  • Yazan, BBC Türkçe
  • Unvan,
  • Bildirdiği yer İstanbul

İstanbul'un Silivri ilçesinde bulunan Marmara Ceza İnfaz Kurumu'na giden yol son günlerde oldukça hareketli.

Eski adıyla "Silivri Cezaevi" olarak bilinen hapishanenin bulunduğu yerleşkede adli hükümlüler ve aralarında eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da olduğu siyasi tutuklular var.

Yerleşkenin en yeni sakinleriyse, İmamoğlu'nun gözaltına alındığı 19 Mart'tan bu yana devam eden eylemler yüzünden gözaltına alınan ve yargılanmayı tutuklu bekleyen gençler.

Cezaevinin bahçesindeki çardaklardan birinde "Tutuklu Öğrenciler Aileleri Dayanışma Masası" yazıyor.

Masanın üzeri ev yapımı hamur işi, çay-kahve termosları ve belgelerle dolu.

Cezaevindeki öğrencilerin yakınları ve onlarla dayanışmaya gelen gönüllüler burada nöbet tutuyor.

Nöbeti ailelerin kurduğu "Anne Baba Dayanışma Ağı" organize ediyor.

Dayanışma ağından Zeynel Kayalar ile konuşuyoruz.

Kendisi 25 Mart'ta tutuklanan Yağmur Gündoğan'ın dayısı.

Kayalar, İstanbul Üniversitesi Biyoloji ve Genetik bölümünde okuyan 24 yaşındaki yeğeninin ev baskınıyla gözaltına alındığını anlatıyor:

"Yağmur saat dörtte sanki bir suç işlemiş gangster, katil, kadın düşmanı insanlar gibi gözaltına alındı."

Kayalar, yeğeni ve onunla birlikte cezaevinde tutulan gençlerle ilgili şunları anlatıyor:

"Ne zaman serbest bırakılacaklarına dair hiçbir ibare yok... Eğitimlerinin yarım kalmasını istemiyoruz, buna bir çözüm bulunmalı. Bu çocuklar serbest bırakılmalı. O aşılamıyorsa sınavları en azından burada yapılmalı."

'Biz ne zaman dışarı çıkarız?'

Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi Utku Özay'ın babası Ercan Özay oğlunu görmek için Rize'den gelmiş.

Özay, Utku'nun da aralarında olduğu bazı sanıkların gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldığını, ancak kısa süre sonra bu kararın değişerek hepsinin tutuklandığını anlatıyor.

Özay, oğlu ve diğer öğrencilerin devam zorunlulukları olduğunu hatırlatıyor ve vize haftalarını cezaevinde geçirmelerinin "kabul edilemez" olduğunu söylüyor:

"Bunların da göz önüne alınarak bir an önce çocukların serbest bırakılmasını istiyoruz ve ülkemizin daha özgür bir yaşama kavuşmasını talep ediyoruz."

İstanbul Barosu'ndan bir gönüllü avukat, 4-5 Nisan'da 12 tutuklu öğrenciyle yaptığı hapishane görüşlerinde en çok gündeme gelen meselenin öğrencilerin vize dönemlerine yönelik endişeleri olduğunu söylüyor:

"Vizelerini kaçıracak, sene kaybedecek olanlar vardı. 'Biz ne zaman dışarı çıkarız?' sorusu geldi sürekli, sınav dönemini kaçırdıkları için."

BBC Türkçe'nin gördüğü belgelere göre aralarında Yağmur Gündoğan ve Utku Özay'ın da olduğu 161 sanık 18 Nisan'da yapılacak iki duruşmada hakim karşısına çıkacak.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı protestolarla ilgili 819 kişi hakkında kamu davası açıldığını açıkladı.

Hakkında dava açılanlardan 278'inin tutuklu olduğunu duyurdu.

Bunların kaçının öğrenci olduğu bilinmiyor.

Koğuşlarda neler yaşanıyor?

Dayanışma ağı gönüllüsü Feray Aytekin Aydoğan, tutuklu genç profilinin 18 yaşında lise öğrencilerinden yeni üniversite mezunlarına kadar uzandığını söylüyor.

Aydoğan, bazı öğrencilerin bir süre adli tutuklularla aynı koğuşlarda tutulduğunu, "hakaret, küfür, saçların kısa kesilmesi, tuvalet temizletme gibi çok ciddi biçimde fiziksel ve psikolojik şiddete" maruz bırakıldıklarını iddia ediyor.

Bunun yanı sıra adli bir hükümlünün tutuklu bir genci boğmaya çalıştığına yönelik iddialar da basına yansıdı.

Adalet Bakanlığı'na bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından konuya dair 8 Nisan'da yapılan yazılı açıklamada bu olayda iki tarafın da "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet suçundan" tutuklu bulunduğu belirtildi.

Açıklamada aynı odada başka suçtan tutuklu ya da hükümlü bulunmadığı vurgulandı, fiziksel yaralanma veya hayati tehlike taşıyan bir bulguya rastlanmadığı belirtildi.

Ayrıca ilgili tutuklulardan birinin "tedbir amacıyla" başka bir odaya nakledildiği söylendi.

Kaynak, X/@annebabadayanis

Fotoğraf altı yazısı, Anne Baba Dayanışma Ağı'nın 4 Nisan'daki nöbetinden bir fotoğraf.

İstanbul Barosu'ndan gönüllü avukata göre, tutuklu kadınlardan üçü görüşmelerde cezaevi yerleşkesi içindeki hastaneye gitmek istemediklerini dile getirdi.

Avukat, kadınların "Sürekli jandarmaların, erkek çalışanların göz hapsine alındığını, tek başlarına oldukları için koktuklarını, çekindiklerini ve çok uzun saatler orada kalmak ve beklemek zorunda kaldıklarını söylediğini" ifade ediyor.

Avukat ayrıca tutuklu gençlerin koğuşların kalabalık olması, temiz kıyafet, ilaç ve ders kitaplarına erişim gibi konularda da şikayetler dile getirdiklerini söylüyor.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 1 Nisan'da yaptığı açıklamada kötü muamele iddialarını reddetmiş; aile görüşmeleri, sağlık, hijyen barınma ve diğer temel hakların yasal güvence altında olduğunu vurgulamıştı.

Tunç, 7 Nisan'da cezaevlerinde çıplak arama yapıldığı iddialarını "Ülkemizde kesinlikle çıplak arama diye bir durum söz konusu değildir" diyerek reddetti.

Adalet Bakanı, kötü muamele ve işkence iddiaları hakkındaysa "İşkenceye sıfır tolerans politikasını uygulamaya devam ediyoruz, bu konudaki kararlılığımızdan hiçbir zaman taviz vermedik" diye konuştu.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan, tutuklu gençlerle ilgili "O gençlerin hayatları karardıysa, o hayatları karartan CHP olarak sizsiniz! Gençleri öne sürüp belediye binasına saklanan sizsiniz. Gençleri kışkırtan, polisle çatıştıran sizsiniz" dedi.

Tutuklu gençlere hukuki destek sağlayan Adalet İçin Hukukçular grubundan avukat Ahmet Ekim, tutuklu tüm öğrencilerle gönüllü veya özel avukatlar üzerinden görüşüldüğünü söylüyor.

Ekim, iki müvekkilinin eylem sırasında güneş gözlüğü taktıkları için "kimliklerini gizleyerek toplantı/yürüyüşe katıldıkları iddiasıyla" tutuklandığını aktarıyor.

Gönüllü avukat, 18 Nisan'da yapılacak duruşmada hakim karşısına çıkacak tüm sanıkların serbest bırakılma ihtimalinin "çok yüksek" olduğunu düşündüklerini söylüyor, ancak ekliyor:

"Bu noktada rasyonel bir yorum yapmak çok mantıklı değil çünkü sürecin kendisi rasyonel değil."

'Hiçbir anne babanın kabul edebileceği bir şey değil'

Marmara Ceza İnfaz Kurumu'ndaki nöbete dönelim.

Anne Baba Dayanışma Ağı'na katılan gönüllülerinden biri "İçeride kimsem yok ama ben insanlar için, insanlık için geldim" diyor.

Ferhat Yaman adlı başka bir gönüllü de "Sorumlu bir birey olarak dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığın, hukuksuzluğun, zulmün, işkence ruhunun her yerde karşısındayım" diye konuşuyor ve ekliyor:

"Burada bu koşullarda yaşayan, bunlara karşı savaşan gençler var. Onlarla dayanışmak için geldim."

Gönüllülerden Günseli Atalay ise Silivri nöbetine katılma nedenini "Haklarını kullandıkları için içeride tutuklu olmaları hiçbir anne babanın, yurttaşın, hak, hukuk, adalet diyen insanın kabul edebileceği bir şey değil" diyerek açıklıyor.

Ercan Özay ile oğlu Utku ile görüştükten sonra tekrar konuşuyoruz.

Özay, oğlunun kendisine "Olur böyle şeyler" diyerek moralinin iyi olduğundan bahsettiğini aktarıyor.

Özay sözlerini şöyle tamamlıyor: "[Bir daha] ne zaman görüşeceğimizi bilmiyorum, umarım dışarıda görüşürüz."