Kaynak, Getty Images
- Yazan, Nermin Pınar Erdoğan
- Unvan, Londra
"Yüzlerce polis ellerinde kalkan ile gençlerin üzerine yürüdü. Bir çok genç arkadaşımız, gözünden, sırtından, ellerinden yaralanmış şekilde, ıslak yerlere yatırılarak ters kelepçeyle gözaltına alındılar."
CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, BBC Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, 26 Mart'ta Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ndeki (ODTÜ) öğrenci eylemine polis tarafından yapılan müdahaleyi bu sözlerle anlattı.
BBC Türkçe'ye konuşan öğrenciler 27 Martı'ı 28 Mart'a bağlayan gece polisin kampüse girdiğini, burada kurulan çadırları dağıtarak arkadaşlarını gözaltına aldıklarını aktardı.
Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi'ndan Avukat Tuna Soydemir BBC Türkçe'ye 26 Mart'ta 30 öğrenci, 28 Mart'taki müdahalede ise 20 öğrenci gözaltına alındığını söyledi.
Avukatlar, "yakalama ve gözaltı işlemleri sırasında ağır hak ihlaline uğrayan" bir öğrenci de olduğunu aktardı.
BBC Türkçe'ye konuşan bir öğrenci bir önceki müdahaleyi "gaz fişekleri ve biber gazı hiç durmadı" sözleriyle anlattı. Öğrenci, polisin arkadaşlarını "darp ederek gözaltına aldığını" söyledi.
28 Mart'ta ise kampüs içinde bulunan çimenlik alanda polisin "direkt olarak" gaz tüfeği kullanarak gözaltı yaptığını iddia etti.
ODTÜ Rektörlüğü, BBC Türkçe'nin bilgi talebine "şu aşamada herhangi bir açıklamalarının olmadığını" söyleyerek yanıt verdi.
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü, BBC Türkçe'nin bilgi talebine ilk aşamada yanıt vermedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 25 Mart'ta yaptığı açıklamada "Bizim idealimizdeki gençlik; sokakları ateşe veren, ağzı ve ahlakı bozuk değil, duruşuyla edep timsali olan bir gençliktir," ifadelerini kullanmıştı.
28 Mart itibariyle gözaltına alınan öğrenciler güvenlik şubede ifadelerinin alınmasını bekliyorlar.
Okuldaki öğrenciler ise hem gözaltındakiler hem de hem kendileri için endişeli, ancak taleplerini dillendirmeye kararlı olduklarını söylüyorlar:
"Biz bir şeyler kazanmak istiyoruz ama nasıl yaparız bilmiyoruz."
Peki ODTÜ'de olaylar bu noktaya nasıl geldi? Bundan sonra öğrenciler ne yapacak?
Eylemler nasıl başladı?
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesi ve ardından gözaltına alınarak tutuklanması Türkiye genelinde pek çok protesto eyleminin tetikleyicisi oldu.
ODTÜ öğrencilerinin kendi anlatımına göre öğrenciler 19 Mart'ta İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından kampüs dışına çıkarak eylem yapmak istediler.
A4 Kapısı olarak da bilinen kapıdan Söğütözü'ne yürüyen öğrenciler burada polis tarafından durduruldu. İlk eylem böyle duyuldu.
Bu süreçte ODTÜ'nün iki büyük kapısında polis mevcudiyeti arttırıldı.
20 Mart'ta yeniden yürüyerek kampüs dışına çıkmak isteyen öğrenciler bu sefer kapıda polis müdahalesi ile durduruldu.
Sosyal medyaya da yansıyan görüntülerde polisin biber gazı ve tazyikli su kullanarak öğrencileri dağıtmaya çalıştığı görülüyordu.
Kaynak, Getty Images
Takip eden günlerde kendi aralarında eylemleri organize etmek için komite kuran öğrenciler forumlarla ne yapacaklarını planlamaya çalıştı.
Pek çok topluluk ve öğrenci bir araya geldi. Dersleri durdurma kararı aldılar. Eylem ve etkinlikler düzenlemeye başladılar.
Eylemlere Hacettepe Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi'nden destek geldi.
21 Mart'ta ODTÜ öğrencileri kampüs içinden kapıya yürürken, diğer üniversitelerden gelen öğrenciler de kapının dışında eylem düzenliyordu.
BBC Türkçe'ye konuşan öğrenciler haftasonuna denk gelen 22 ve 23 Mart tarihlerinde iki gün okulda yürüyüş düzenlemediklerini, Kızılay meydanına gittiklerini aktardı.
Bu süre zarfında okulun giriş ve çıkış kapıları polis tarafından kapalı tutulduğunu söylediler.
Bir akademisyenin bu günlerde okul önündeki duraklardan metro ve otobüslerin geçişinin de iptal edildiğini söyledi.
BBC Türkçe bu iddiaları bağımsız olarak doğrulayamadı.
Öğrenciler "polis ablukası" olarak tanımladıkları bu uygulamanın sonlanmasını isteyerek 25 Mart'ta yeniden yürüyüş düzenledi.
Kapıların açılmaması üzerine 26 Mart'ta CHP milletvekili Melih Meriç ile birlikte tekrar yürümek ve müzakere yapmak isteyen öğrenciler sert müdahale ile karşılaştı.
'Islak zeminde ters kelepçe'
Meriç, emniyet güçleriyle öğrenciler arasında yaptığı görüşmelerin sonuç vermediğini belirterek "Mani olmak için çok çalıştık ama gücümüz yetmedi" dedi.
Meriç olanları "Yüzlerce polis ellerinde kalkan gençlerin üzerine yürüdü. Bir çok arkadaşımız gözünden, sırtından, elinden yaralanmış şekilde, ıslak zemine yatırılarak ters kelepçeyle göz altına alındı" diye anlattı.
Meriç, sosyal medya hesabından da görüntüler paylaştı.
Uyarı: BBC üçüncü taraf sitelerin içeriğinden sorumlu değildir.
X paylaşımının sonu, 1
Bir öğrenci "biber gazı, gaz fişekleri, plastik mermiler" kullanıldı dedi.
Öğrenci, "İlk dalgada insanlar yavaş yavaş geri çekildi. Sonra tekrar müdahale oldu. Gaz fişekleri, biber gazı hiç durmadı. Polis içeri doğru girdi, arkadaşlarımızı darp etti, gözaltına aldı" diye devam etti.
Erkek öğrenci, "Savurdular, yere çaldılar. Biber gazından dolayı gözleri kızaran, tazyikli sudan etkilenen arkadaşlarımız oldu" dedi.
"Polis en arkalardan birini kafasına göre seçip gözaltına almaya başladı. Şans eseri, rastgele seçtiler, hiçbir suç olmadan," diye ekledi.
Kampüs içinde müdahale
27 Mart'ı 28 Mart'a bağlayan gece saatlerinde öğrenciler BBC Türkçe'ye ulaşarak kampüse polisin girdiğini, arkadaşlarını gözaltına almaya başladıklarını aktardı.
Önceki saatlerde boykot eylemleri kapsamında rektörlük binası önünde toplandıklarını, film gösterileri yaptıklarını, şarkılar söylediklerini, bazı arkadaşlarının rektörlük binası arkasında bulunan çimenlik alanda çadır kurarak etkinlikler yaptığını anlattılar.
Akşam saatlerinde CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da rektörlük önündeki eyleme katıldı.
Uyarı: BBC üçüncü taraf sitelerin içeriğinden sorumlu değildir.
X paylaşımının sonu, 2
Öğrencilerin anlatımına göre gece saatlerinde polis kampüs içine girdi.
Bir erkek öğrencinin anlatımına göre "Polis hiçbir uyarı yapmadan aniden ilerledi. Direkt olarak plastik mermi kullanmaya ve gözaltına almaya başladı".
Öğrenci olanları "Tam anlamıyla bir kaostu, beklemiyorduk açıkçası" diye anlattı.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) protestolarda plastik mermi kullanıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını söylüyor.
Bir diğer öğrenci ise olanları "Gece 1:30 civarlarında polis kamp bölgesinde olanların fotoğraflarını çekti. Alana gaz tesirli plastik mermi sıkarak insanları dağıttı. Gözaltı işlemi yapmaya başladı" diye anlattı.
Öğrenci toplulukları görüntüleri sosyal medya hesaplarından paylaştı.
Uyarı: BBC üçüncü taraf sitelerin içeriğinden sorumlu değildir.
X paylaşımının sonu, 3
Gözaltı süreleri uzayabilir
BBC Türkçe'ye bilgi veren avukat Soydemir, şimdiye kadar gözaltına alınan öğrencilerin, 2911 sayılı kanuna muhalefet, mala zarar verme ve polise mukavemet ile suçlandıklarını aktardı.
Soydemir, yakalama ve gözaltı işlemleri sırasında "ağır hak ihlallerine uğradığını" söylediği öğrencinin 28 Mart'ta yeniden hastaneye kaldırıldığını aktardı.
Baroya bağlı avukatların gözaltı muayenelerine eşlik ettiğini belirten Soydemir, "keyfi uygulanan ters kelepçe" uygulamaları olduğunu da vurguladı.
Kaynak, Getty Images
Öğrenciler adli muayenenin ardından güvenlik şubede ifadelerinin alınmasını bekliyorlar.
Ardından cumhuriyet savcısının talimatı beklenecek.
İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Türkiye genelinde 19 Mart 2025 tarihinden itibaren yapılan gösterilerde bugüne kadar 1.879 şüpheli gözaltına alındı, 260 kişi tutuklandı; 468 kişi hakkında ise adli kontrol kararı verildi.
Avukat Soydemir'in BBC Türkçe'ye verdiği bilgiye göre Ankara genelinde 22 Mart'tan bu yana en az 290 kişi gözaltına alındı.
Ankara'daki eylemler sırasında 23 Mart'ta gözaltına alınan bazı kişiler ancak 27 Mart'ta adliyeye çıkarılabildi.
Bu sebeple öğrencilerin de gözaltı süresinin uzayabileceği düşünülüyor.
Kaynak, Getty Images
Polis üniversiteye girebilir mi?
Yüksek Öğrenim Kanunu'nun 13. maddesi gereği üniversite sınırları içerisinde güvenlik önlemlerinin alınmasından birinci derecede sorumlu olan makam rektör.
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu 20. maddesi çerçevesinde zabıta ancak iki durumda üniversite, bağımsız fakülte veya üniversiteye bağlı kurumların binalarına girebiliyor:
- Bunlardan ilki "kurumun imkanlarıyla önlenmesi mümkün görülmeyen olayların çıkması ihtimali karşısında" rektör ya da dekanın yardım talep etmesi halinde,
- İkincisi ise herhangi bir davet veya izne bağlı olmaksızın "suç ve suçluların kovuşturulması için her zaman."
Bu iki hal dışında güvenlik özel güvenlik aracılığıyla rektörün sorumluluğunda korunuyor.
'Öğrencileri birleştiren diploma oldu'
BBC Türkçe'ye konuşan ancak isminin açıklanmasını istemeyen bir öğretim görevlisi, "Endişeliyiz" diyor.
"Bunlar çok sevdiğimiz başarılı öğrenciler" diyen akademisyen, katılımın bu kadar büyük olmasının ve bu kadar farklı görüşten öğrenciyi içermesinin şaşırtıcı olduğunu ekliyor.
"Normalde bir araya gelmeyecek öğrencileri bir arada gördük" diyor.
Akademisyen, şu anda eğitim gören öğrencilerin COVİD-19 pandemisi döneminde okula başladıklarını, bu sebeple "eskisine göre çok daha durgun bir ODTÜ deneyimlediklerini" belirtiyor.
"Bir yandan pandemi, bir yandan da sert siyasi gelişmelerin etkilediği bir ODTÜ'ye geldiler" diyor.
Bu akademisyene göre öğrenciler "kendi geleceksizliklerine" tepki gösteriyorlar.
"Çoğunu birleştiren şey sanırım diploma meselesi oldu," diyen akademisyen, "Bunca sene uğraşıyorlar, okula giriyorlar, bir siyasi kararla diplomaların iptali tetikleyici olmuş olabilir," diye ekliyor.
Gelişmelerden endişe duyan Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneği 26 Mart'ta bir açıklama yaptı.
ÖED, açıklamasında "Oluşturulan fiili koşullarda öğrencilerimizin anayasal haklarını kullanmalarının da engellenmesi, bunu yaparken de orantısız güç kullanımı hak ihlalidir, bunu kabul etmiyoruz" dedi.
Kaynak, ODTÜ ÖĞRENCİLERİ
'Çatışmak sonuç vermeyecek'
Öğrenciler ise geçtiğimiz hafta defalarca süren kapıya yürüyüş ve polis müdahalesinin "sürdürülebilir" olmadığını düşünmeye başladıklarını aktarıyor.
Bir öğrenci "Bu direnişin kapıya yürümek yoluyla olmayacağını konuşmaya başladık," diyor.
Seslerini duyurmak için nasıl bir yol izleyebileceklerini tartışmaya başladıklarını aktarıyorlar.
"Biz bir şeyler kazanmak istiyoruz ama nasıl yapacağımızı bilmiyoruz. Direniş alanlarımızı çoğaltmak istiyoruz. Boykot planı geliştirdik. Taleplerimizi haykırıyoruz," diyor bir erkek öğrenci.
İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının bir "kırılma noktası" olduğunu söylüyorlar.
Ancak bunun tek sebep olmadığını vurguluyorlar.
"Yıllardır, bu kadar kitlesel olmasa da insanca yaşama talebimiz devam ediyordu" diyor bir öğrenci.
Kaynak, ODTÜ ÖĞRENCİLERİ
Talepleri öncelikle gözaltına alınan arkadaşlarının serbest bırakılması.
Daha sonra "rektörlerin kayyum gibi atanmış değil, demokratik bir şekilde seçilmesi, üniversitenin özerkliğinin sağlanmasını" istediklerini söylüyor.
Üniversitelerindeki "cinsel tacizi önleme biriminin aktif hale getirilmesini istediklerini" söyleyenler var.
Boykot kararlarını sürdüreceklerini belirten öğrenciler, bazı fakültelerde dersler, bazı fakültelerde müzikli etkinlikler düzenlediklerini, ama asıl amaçlarının "hayatı durdurmak" olduğunu belirtiyorlar.
Bir öğrenci şöyle diyor: "Biz bugün baskı ve yasak altında yaşıyorsak, kendi fakültelerimizde, kendi temsilciliklerimizi seçemiyorsak, kampüslerimizde rektörlerimizi belirleyemiyorsak, atanmış rektörler ve kayyumlar altında yaşıyorsak, polisin gözaltılarıyla tutuklamalarıyla sabah operasyonlarıyla güne uyanıyorsak, biz böyle bir hayat istemiyoruz."