Bu yazıyı kaleme aldığım Antalya Diplomasi Forumu her sene olduğu gibi yine uluslararası siyasetin ve diplomasinin en önemli platformlarından biri hâline gelmiş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Filistin'de İsrail'in yaptığı soykırıma vurgu yapan ve dünya liderlerinin sessizliğini bizzat onların yüzüne karşı eleştiren konuşması dünya gündeminde geniş yer tuttu.
Öte yandan Suriye Devrimi'nin ve Yeni Suriye'nin lideri Ahmed Şara katıldığı ilk uluslararası organizasyon olan ADF'de ilgi odağı haline geldi. Eşiyle birlikte katıldığı toplantı Yeni Suriye'nin dünyadaki tanınırlığı bakımından önem taşıyor, Yeni Suriye'nin ihtiyaç duyduğu diplomatik ilişkiler için önemli bir aşama teşkil ediyordu.
Ayrıca böyle uluslararası organizasyonlara uzun süredir katılamayan Rus Dışişleri Bakanı Lavrov'un ADF'de tam da Trump'ın Ukrayna'dan desteğini çekmeye, barış masasına zorlamaya başladığı bir dönemde bir oturumda konuşma yapmış olması da yine çok önemliydi.
İşte tüm bu önemli hadiselerin yanında konuşulan, tartışılan önemli bir gündem maddesi daha vardı: Trump'ın gümrük tarifelerini yükselten ve pek çok devlete karşı 'ticaret savaşları açması' olarak yorumlanan yeni ekonomi politikası.
Bu konu gündeme geldiğinden beri hem dünyada hem Türkiye'de Trump'ın ciddi küresel etkiler de uyandıran bu ekonomi politikasına dair yapılan yorumlarda Trump'ın durduk yere, sırf öyle kafasına estiği için ve Çin ile Avrupa'ya kızdığı için böyle şeyler yapan bir "manyak" olduğu imajı çiziliyor. Sebepsiz yere, durup dururken bir ticaret savaşı başlatan bir "manyak" olduğu algısına sahip Tv yorumcuları ve gazete yazarlarının günlerdir Trump ile dalga geçtiğini görüyoruz.
Peki, Trump gerçekten kaba saba, üslupsuz, öngörülemez birisi.. Tamam da Trump'ın bu yaptıklarının tamamen alakasız, saçmasapan ve sebepsiz olduğu anlamına mı geliyor?
Dahası hem ABD'de hem de dünyanın pek çok yerinde söylemi, kavramları, algıyı belirleme gücünü hala önemli oranda elinde tutan küreselci neoliberallerin müesses nizamının oluşturduğu algıya neden teslim olunuyor?
Müesses nizam – Trump kavgasının bununla ne ilgisi mi var? Biz ABD merkezli müesses nizamın sadece Pentagon ve CIA'den kaynaklandığını düşünüyorsak yanılıyoruz. Bu müesses nizamın çok önemli bir unsurunu da ekonomik ayağını da Wall Street oluşturuyor. Yani Amerikan sermayesi ve başta da finans sermayesi.
İşte 1980'lerle birlikte dünyada yaygınlaşan neoliberalizmin gümrük duvarlarını indirip, sermayenin akışkanlığını hızlandırıp üretime dayalı endüstriyel sermayenin işgücünün ucuz olduğu Asya ülkelerine kaydırmış olmasının istihdamın ABD'de ve Avrupa'da düşürmesinin yani işsizliğin ve düzensiz işlere sahip işgücünün oransal olarak artışının yarattığı bir büyük toplumsal-ekonomik tahribat bulunuyor. Buna sermayenin üretimden finansa geçiş yapması da devleti minimize eden düşük vergi ve gümrük tarifeleri politikaları da ilave edildiğinde devletlerin sosyal refah sistemlerinin çöküşü de ekleniyor.
Kısılan sağlık harcamaları ile çöken ve berbat hale gelmiş sağlık sistemleri insanları memnun etmekten uzakken ve özel sağlık sigortalarına mecbur hale getirirken; eğitime, sosyal korumaya ve sosyal yardımlara dair hizmetlerin niteliğinin düşüşü de ABD de ve Avrupa'da öfkeli ve mutsuz alt ve orta sınıfları ortaya çıkardı.
İşte bu mutsuz, memnuniyetsiz alt-orta sınıfların, özellikle de taşralı, yarı-taşralı beyaz olanlarının öfkesinin yoğun olarak yöneldiği adres Avrupa'da aşırı sağ hareketler olurken ABD'de de bununla paralel olarak Trump oldu.
İlk başkanlık döneminde müesses nizam karşısında daha güçsüz olan Trump şimdi daha güçlü ve tecrübeli oturduğu koltukta hayalini kurduğu ekonomik-politik dönüşümü gümrük tarifeleri ile yapıp ABD piyasasına hakim olan ithal malların oranını azaltmak, yerli üretimi ve dolayısıyla istihdamı arttırmak istiyor. Buna piyasaların verdiği tepki ile de şimdiden bedel ödemeye başlamış görünüyor. Tartışmaya devam edeceğiz.