Türkiye anıları ve gerçekler
Ankara'dan kara yoluyla İzmir ve Aydın'a gitmeyi en çok bahar aylarında severim. Katmanları birçok medeniyete ev sahipliği etmiş, daha da önemlisi Kurtuluş Savaşımızın yapıldığı Anadolunun rengarenk toprak renkleri ile Uşak'tan sonra başlayan üzerleri kah çiçek, kah yeşil yaprak tomurcukları olan ağaçlar ve tabiat zengin Ege ovalarının başlangıcıdır. Onun için her fırsatta durur bu güzellikleri seyrederim.
Gideceğim yerde okumak üzere yanıma genellikle tarihimiz bakımından ilginç anıları içeren kitaplardan alırım. Bu sefer aldığım kitap, 2024 Temmuzunda 12.basımı yapılan İş Bankası Kültür Yayınlarından "Bir Sovyet Diplomatının Türkiye anıları 1922-1923" Eski bir Rus subayı olan Semyon İvanoviç Aralov'un anılarının önsözü Zafer Toprak tarafından yazılmış, Rusçadan Türkçeye çevirisi ise Hasan Ali Ediz tarafından yapılmış.
Aralov'un Türkiye'de bulunduğu dönem tahmin edersiniz ki tarihimiz bakımından çok önemli ve Aralov da bunun bilincinde olarak bu önemli döneme en ince ayrıntısına kadar anılarında yer veriyor. Cephede savaşan askerler hatta Mustafa Kemal ile görüşmelerde bulunuyor.
Apolitik olarak nitelendirilen gençliğin protestolarının nedeni olan gelecekleri konusu, İstanbul Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun önce diplomasının geçersiz sayılarak daha sonra tutuklanması ile Aralov'un ne bağlantısı var diyeceksiniz: Aralov, " Türkiye ya da kendi deyişleriyle Osmanlı Devleti, kısa bir süre önce Anadoluyu, Balkanları, Mısır'ı elinde bulunduran büyük bir devletti. Gerçi o sıralarda ikinci sınıf bir devlet haline getirilmiş bulunuyordu.Yine de dünya diplomasisinde büyük bir rol oynamakta idi.Karadeniz'in anahtarı sayılan İstanbul Boğazı Türkiye'nin elinde. Türkiye'de emperyalistlerin çıkarları çatışıyordu. Büyük devletleri Suriye, Irak, İran, Hindistan'a götüren yollar Türkiye'den geçiyordu. ... Kürt sorunu, panislamizm, pantürkizm gibi konular. Nihayet orada bir savaş var"
Özet olarak 102 yıldır aynı sorunlarla uğraşan bir Türkiye. Aralov Türkiye'nin ikinci sınıf bir devlet konumuna getirilişini görmüş bir diplomat. Türkiye'deki bu gidişata Avrupa ve Batı dediğimiz ABD bir yorumda bulunmuyor. Zira onların başında Trump ve şürekasının yayılmacı dış politikasının getirdiği güvenlik sorunu var. Avrupalı liderlerin oyları Trump'ın tehditleri nedeni ile artmış görünüyor. Avrupa kamuoyu ABD'ye kafa tutan liderlerine sarılmış durumda. Vatikan nezdinde İngiltere Büyükelçisi arkadaşım Francis Campbell " İtalya Avrupa'nın laboratuvarıdır" demişti. Şimdiki sağcı Başbakan Giorgia Meloni de oylarını arttırmış gözüküyor. Güvenlik nedeniyle İngiltere, Fransa ve İtalya kendi içlerine kapandı sayılırlar. Tabii bir konu hariç o da Suriye'deki Kürtler. 10 Mart 2025'de ABD, Fransa ve İngiltere iki Kürt grubunu birleştirerek bir federasyon kurulması konusunda Şam'a bir teklif verilmesini sağladılar. Suriye'de bunlar olurken Türkiye'nin en sağcı partisi olarak bilinen Milliyetçi Hareket Partisinin lideri D. Bahçeli, İmralı'da hapis tutulan A. Öcalan'dan PKK'nın silah bırakmasını istedi. Bu gelişme nereden kaynaklandı derken Trump'ın Suriye'deki Kürtleri birleştirmesi PKK ile ilgili önerilere ışık tuttu denebilir.
Trump'ın yakın arkadaşı ve gayrimenkul ile yatırım uzmanı arkadaşı Lübnan asıllı Tom Barack'ı Türkiye'ye uğurlarken ona Sayın Erdoğan için "iyi bir lider" tanımlaması yapması Trump'ın ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açtığının göstergesi sayılabilir. Trump'ın Gazze'de yapmak istediği gibi Büyükelçi Barack da Türkiye'nin neresinde "tatil cenneti" yaratabiliriz diye planlar yapmasın artık. Trump ikinci dönemine çok hazırlıklı gelmiş. Örneğin John F. Kennedy suikastına ait hiçbir zaman açılmayacak şeklinde not düşülen belgeleri açacağım dediğinde bir anlam verememiştim. Sosyal medyaya da konulan belgeleri okurken Kennedy'nin CIA'den memnuniyetsizliğini belirten konuşma ve gizli yazışmaları dikkatimi çekmişti. Trump'ın devlet kuruluşlarından her düzeyde çok sayıda görevliyi azletmesi ile birlikte bu belgelerin önemini anladım. Trump yakın bir zamanda CIA'de de temizlik yapmak veya bu kurumu değiştirmek üzere bunun yasal zeminini hazırlamakta idi.
Birçok ülkeye askeri yardımları kesen Trump en son Güney Kore'ye yapılan Amerikan yardımını kesti. Ancak Güney Kore de İran gibi askeri bakımdan güçlü. Nükleer silah durumu bilinmemekle birlikte Kuzey Kore bile güneydeki yarısına tehdit dışında bir saldırıda bulunmadı. Trump'ın değerlendirmelerinin o kadar da doğru olmadığı artık ortaya çıkıyor.
Türkiye siyasi tarihinin ilkleri yaşadığı bir dönemde Başkan İmamoğlu'nun tutuklanması ile ekonominin, piyasaların daha da bozulması, enflasyonun artması Türkiye'yi yeni ve öngörülemez bir döneme soktu. Tüm dünya haberlerinde birinci sırada yer alan Türkiye'nin işi zor.
Heybede "çok sayıda turp olduğu" bugünkü haberlere yansımıştı. Turp da böylece siyasi literatüre geçti.