Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, savaşların ve çocuk ölümlerinin yarattığı acıları dile getiren ‘Sesler ve Küller’ adlı sahne kantatının dünya prömiyerini gerçekleştirdi. Ankara Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Demir’in librettosunu yazdığı ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın şefi olan besteci Hasan Niyazi Tura’nın bestelediği bu eserin tam adı ‘Sesler ve Küller: Karanlığın Orta Yerinde Küçücük Bir Kalpten Yükselen Ağıt’ olarak biliniyor. Konser, CSO Ada Ankara Ziraat Bankası Ana Salon’da yapıldı ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na Devlet Çoksesli Korosu eşlik etti. Konserde, insanlık tarihindeki savaşların insanlara yaşattığı acıları vurgulayan eser, çocuk solist Ada Reyhan Günay, sopranolar Hülya Kazan, Ceren Aydın ve bariton Kamil Kaplan tarafından seslendirildi. Konseri Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel ve pek çok sanatsever izledi.
SESİN YANSIMALARI
Eserin librettosunu kaleme alan Prof. Dr. Yavuz Demir, Türkiye’de müzik literatürüne katılan yeni bir eserin ilk icrasını dinlemenin tarihi bir an olduğunu belirtti. Demir, “Sesler ve Küller başlıklı bu eser, insanın geçmişten bugüne acımasızca sürdürdüğü savaşların son bir tezahürü olacak. Bir küçük kızın perspektifinden savaşın, zulmün ne anlama geldiğini ve yarına bırakacağımız izleri anlatmak istedik. Bu tür eserler yazılmıştır ama Türk müzik tarihinde politik sonuçların acımasızlığına dair poetik bir eser olarak bunu kıymetli buluyorum. Biz bugün sadece müziğe odaklanıyoruz; küçücük bir kızın gözünden Gazze’deki çocuk ölümlerini ve geçmişte yaşanan diğer acımasızlıkları ele alıyoruz,” ifadelerini kullandı.
Prof. Demir, çocuk solistin 13 yaşında olmasının dünya müzik tarihinde de çok az görülen bir durum olduğunu vurgulayarak, “Ana karakter, 12 yaşındaki küçük kızımız. Onun gözünden acının anlamını bir ağıt olarak görüyoruz. Ancak finalde yeni bir umudu, yeni bir kavuşmayı dünyaya müjdeliyoruz,” dedi.
EMANET EDİLEN DİLEKLER
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın şefi ve besteci Hasan Niyazi Tura ise, “Sesler ve Küller Sahne Kantatı, teknik ve duygusal anlamda çok özel bir eser oldu. Bu eser, son 1,5 yıl boyunca yaşanan trajedilere karşı bir duruş sergiliyor. Müzik, sahne sanatlarının en önemli unsurlarından birisi; burada ses, insanlık tarihindeki kötülüklere karşı bir çığlık olarak yükseliyor. Yavuz Demir hocama çok teşekkür ediyorum; harika bir libretto oluşturmuş,” dedi. Ayrıca, “Bu eserin kalpten geldiğini düşünüyorum ve umarım izleyicilerin kalplerine de ulaşır,” diyerek temennilerini iletti.
