Antalyaspor'un iftarı!..

Önceki gün, bu köşeden “Dünya su günü” nedeniyle gerek günün mana ve öneminden, gerekse Antalya’daki su ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra ferdi çalışmalardan bahsetmiş.,

Yazım için sözlü veya mesaj yoluyla o kadar olumlu tepki almıştım ki.,
Konuyla ilgili asıl asli görevli olan ASAT’ın böylesine bir önemli günde neden pasif rolde olduğuyla ilgili gelişmeyi sonraya bıraktığımın cevaplarını vermiştim.

ASAT’ın Su konusunda icraat çalışmalarının tasarruf tedbirlerine takıldığını öğrenen bazı okurlarımdan biri, “ASAT tasarruf edecekse yıllardır en büyük kamburu konumundaki ALDAŞ’ı lav etsin. Baksınlar bakalım tasarruf nasıl ediliyormuş herkes de görsün” diyenlere kadar.

Merak kabarttım, “ALDAŞ ile ilgili neler biliyorsun ki” dedim.

“Rahatla, gevşe, numaram şu gel misafirim ol anlatacaklarımla hayretler içerisinde kalacaksın demez mi?

Notumu ettim.

Dün de, “Antalya’da Ticaret Bakanlığı ya da temsilciliği var mı” diye yazmış.,
Sorumu vali beye kadar da götürmüştüm.

Varmış.

Zira, Halil Özşahan isimli bürokratımız aradı ve “Ticaret İl Müdürü benim Vedat bey. Sizi müdürlüğümüze davet ediyorum” dedi söz verdim bugün kendisiyle buluşacağım.

Ve yine dün.

Antalyaspor Kulübünden iftar daveti almıştık. Aslında pek huyum değildir iftarlara gitmek.

İftar yemekleri yerine isimleri tespit edilen garibanlara iftarlar niyetine yardımların yapılmasının çok daha amacına ulaşacağı dünya görüşünde olduğumdandır.

Yoksa şükürler olsun ki dinimiz bütün ve kendimizle barışığızdır.

Olay Antalyaspor olunca tereddüt dahi etmeyip gittik de, öncelikle iftarı verenlere son söylemem gerekeni baştan diyeyim de, Allah kabul etsin.

Ben bu iftarı kimin verdiğini bir türlü anlayamadım. 

Kulüp Yönetimi mi, yoksa Kulübün Başkanı mı inanın net cevaba ulaşamadım.

“Önemli mi” diyenlerle karşılaşmadım değil.

Senin için olmaya bilir de, evet benim açımdan önemli” dedim muhteremler baktı kaldı yüzüme.

Belli ki adamlar ben gibi oruçlu olmasalar da sadece iftar adı altındaki akşam yemeğini yemeye gelmişlerdi oraya.

Yiyip gidecekler.

Ben de yedim hatta 3 tane de zaten paket olan 3 çeşit yemeği aldığım gibi iş merkezini ev olarak kullanan sokakta yaşayan garibanlara getirip verdim.

Fazlalıktan masalarda kalıp sonra da çöp olacaklarına hamallığını yapıp getirdim, gariban sevindirmekten geri durmadım.

Allah var yemeği İzmirliye yaptırmışlar her zamanki gibi çok lezzetli bir o kadar da sıcacıktı.

Sizin anlayacağınız Antalyaspor Kulübü veya başkanı paradan kaçınmamışlar. Bin kişi imiş hedef ama galiba 500 ne bileyim 600 kişi oradaydı.

Sorumun cevabı verilir mi ben de alır mıyım, almaz mıyım bilemiyorum. Onu da zaman gösterecek. Ama Kulüp yönetimi yada başkanı beni, yani Antalyaspor’a yönetici, Tesis Müdürü ne bileyim gazeteci gibi 30 yılımızı vermemizi bilir mi bilmez mi işte orasını anlamam.

Bir bildiğim varsa yıllar önce şahsımı sırf kişisel kini yüzünden aidat borcu gibi eften püften bahanelerle Antalyaspor Kulübü üyeliğinden attırılmam. Ve bunu sağlayan muhteremim dünkü yemekte olmayışıdır.

Ama ben oradaydım.

Çünkü biz Antalyaspor dendiğinde gerekirse akan suları durdurduk.

Çünkü Antalyaspor Kulübü üyeliği her zaman gönül işi olmuş ve Kırmızı-Beyaz renklere gönülden bağlı olanlar gerektiğinde ellerini taşın altına koymaktan asla çekinmemişlerdir.

Dün Antalyaspor Kulübünün iftar yemeğindeydik belki de yarın Gültekin Gencer’den davet alıveririz. Yani Antalyaspor Vakfı’ndan.

Antalyaspor A.Ş Başkanı da baya bir önce iftar yemeği sözü vermişti de sanırım 2026’da olabilecek.

Her geçtiğimiz gün azalan Antalyaspor sevdalı lığının tersine Antalyaspor yöneticiliği nasıl çoğalıyor değil mi?