Sorumluluk sahipleri görevlerini zamanında yerine getirmediğinde olan, bu şehrin geleceğine oluyor.
Sorumluluk sahipleri görevlerini zamanında yerine getirmediğinde olan, bu şehrin geleceğine oluyor.
Şanlıurfa’nın kronikleşen sorunları yıllardır çözüm beklerken, siyasetçisi, iktidarı, muhalefeti ve sivil toplum kuruluşları sessizliğe bürünmüş durumda. Hal böyle olunca, şehirdeki sorunlara dair beklentiler de bu sessizlikle paralel olarak azalıyor.
Bir şehrin kaderini, o şehirde yaşayanlar ve şehre yön verenler belirler. Eğer sorumluluk sahipleri görevlerini yerine getirmiyor, sorunlar görmezden geliniyorsa, o şehirde beklentilerin düşmesi kaçınılmazdır. Şanlıurfa’da siyasetçisi sessiz, iktidarı sessiz, muhalefeti sessiz, sivil toplum kuruluşları (STK) sessiz ve herkesin başı adeta kuma gömülmüş durumda. Bu tablo içinde şehrin geleceğine umutla bakmak mümkün mü?
Şanlıurfa’nın kronikleşmiş sorunlarına baktığımızda, sağlık, eğitim, işsizlik, trafik, kentsel dönüşüm, yatırım için arsa yetersizliği, turizm ve altyapı gibi temel konularda yıllardır çözüm bekleyen pek çok mesele olduğu açıkça görülüyor. Elektrik ve sulama gibi temel altyapı sorunlarının yanı sıra, kurumsallaşamama ve yerel basının etkisiz kalması gibi sorunlar da çözüm bekleyen diğer önemli başlıklar arasında yer alıyor. Görünen köy kılavuz istemez; bu sorunlar, herkesin gözleri önünde olmasına rağmen yeterince gündeme getirilmiyor ve çözüm için somut adımlar atılmıyor.
Bazen elimizden geldiğince bu sorunları dile getirmeye çalışıyoruz. Ancak çoğu zaman karşımıza “Boş ver, Urfa'yı sen mi kurtaracaksın?” şeklinde bir umursamazlık çıkıyor. İşte tam da bu noktada şunu sormak gerekiyor: Eğer biz bu sorunları dile getirmezsek, çözüm için çaba göstermezsek, kim çözecek ?
Bir şehrin kaderi, o şehirde yaşayanların ve yönetenlerin sorumluluk almasıyla değişir.
Şehrin geleceğini düşünmek, çözüm aramak, sorunları dile getirmek yalnızca siyasetçilerin değil, bu şehirde yaşayan herkesin ortak sorumluluğudur.
Sorumluluktan kaçmak, günü kurtarmaya çalışmak yerine şehri kurtarmaya odaklanmak gerekiyor. Herkes elini taşın altına koyarsa, bireysel menfaatlerden çok şehir menfaatleri öncelik haline gelirse, çözülemeyecek sorun kalmaz. Niyet hayır olursa, akıbet de hayır olur. Önemli olan görev bilinciyle hareket etmek ve üzerimize düşeni yapmaktır. Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.
Şanlıurfa, köklü geçmişi ve zengin kültürel mirasıyla büyük potansiyele sahip bir şehir. Bu potansiyeli ortaya çıkarmak ve şehri hak ettiği noktaya taşımak için sorumluluk bilinciyle hareket etmek zorundayız. Sorunları konuşmak, çözüm aramak ve şehrin geleceğine sahip çıkmak hepimizin görevidir. Boş vermek değil, sahip çıkmak ve harekete geçmek zamanıdır.
Bu şehir, ancak sorumluluk bilinciyle hareket edildiğinde gerçek anlamda hak ettiği yere ulaşacaktır. Öyleyse sorumluluktan kaçmak değil, sorumluluğu üstlenmek zamanı. Şanlıurfa’nın geleceği için şimdi adım atma vakti.