Dünyaya kim liderlik edecek?

KOKUŞMUŞ SİSTEM Mİ, İLAHİ NİZAM MI?

BÜYÜK KRİZLERİN GÖLGESİNDE YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ

Dünya, giderek derinleşen krizlerin girdabında savruluyor. Ukrayna-Rusya savaşının neden olduğu jeopolitik depremler, Avrupa’nın güvenlik mimarisinde çatlaklar oluştururken, ABD’nin küresel liderlik iddiası ise her geçen gün daha fazla sorgulanıyor.

Beyaz Saray’da Ukrayna lideri Zelenskiy’nin aşağılanması, Amerika’nın sadece müttefiklerine değil, dünya düzenine bakışını da gözler önüne serdi. ABD, eski gücünü kaybeden, fakat hâlâ kabadayılıkla ayakta durmaya çalışan bir süper güç görüntüsü veriyor. Artık hiçbir müttefik, Washington’un koruma kalkanına güven duymuyor. Avrupa, bağımsız bir güvenlik stratejisi geliştirme çabasında. İngiltere bile Amerika’nın küstah tutumu karşısında sessiz bir kırılma yaşıyor. Çin ise ABD’nin açtığı boşluğu doldurmak için sabırla bekliyor.

Peki, bu kriz ortamında dünyaya kim liderlik edecek?

ABD’NİN LİDERLİĞİ ÇATIRDARKEN

ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana küresel sistemin belirleyici gücü oldu. Ancak son yıllarda Washington yönetiminin krizleri yönetme biçimi, artık “lider” olarak görülmesini zorlaştırıyor. Oval Ofis’te yaşanan Zelenskiy krizi, ABD’nin müttefiklerine karşı nasıl bir hoyratlık içinde olduğunu bir kez daha gösterdi.

Trump ve ekibi, Ukrayna’ya destek verirken bile bunu bir lütuf gibi sunuyor. Washington’un, Ukrayna’nın yer altı kaynaklarını pazarlık unsuru haline getirmesi, Amerikalı siyasetçilerin küresel meselelere nasıl “ticari” bir gözle baktığını ortaya koyuyor. Ne demokrasi ne de insan hakları… ABD için önemli olan, güç ve para.

Ancak bu tavır, ABD’yi yalnızlaştırıyor. Avrupa ülkeleri, Biden döneminde de Trump döneminde de ABD’nin tutarsız politikalarından bıktı. ABD, müttefikleri için artık bir “güvenlik garantörü” değil, “güvenlik riski” haline gelmeye başladı.

AVRUPA’NIN ÇIKIŞ ARAYIŞI

ABD’nin Ukrayna’ya yönelik desteğini kesme eğiliminde olması, Avrupa’nın yeni bir yol haritası çizmesini zorunlu kılıyor. İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın Washington ziyaretinde gördüğü muamele, Avrupa’nın da ABD karşısında eski itibarını kaybettiğini gösteriyor.

Bu yüzden Avrupa, Londra’da yapılacak zirvede yeni bir güvenlik konsepti geliştirmek zorunda. Ancak bu stratejinin Washington’a ne kadar meydan okuyabileceği şüpheli. Avrupa, ekonomik ve askeri bağımsızlığını tam olarak kazanmadıkça, ABD’nin gölgesinden çıkamaz.

Şimdi akıllardaki en büyük soru şu: Avrupa, Trump yönetimine karşı Çin’e yakınlaşma kartını oynayabilir mi?

ÇİN VE RUSYA’NIN YENİ DÜNYA PLANI

ABD’nin küresel liderliğinin zayıflaması, Pekin ve Moskova için bir fırsat kapısı açıyor.

Çin, sessiz ve derinden ilerleyerek küresel ticaretin merkezine yerleşti. Bugün dünya ekonomisinin en büyük üreticisi olan Çin, ABD’nin gerilemesini kendi yükselişiyle dengelemeye çalışıyor. Özellikle Kuşak ve Yol Projesi ile dünya ekonomisine yön vermeye devam ediyor.

Rusya ise Ukrayna savaşında ağır bedeller ödese de Batı’nın tahmin ettiği kadar hızlı çökmedi. Hatta ABD’nin Zelenskiy’ye sırtını dönmesi, Putin’in elini güçlendirdi. Rusya, yeni bir dünya düzeninde Çin ile birlikte hareket etmek isteyecek.

Peki, Çin ve Rusya’nın liderlik iddiası, dünyayı daha istikrarlı bir yer haline getirebilir mi? Bu sorunun cevabı belirsiz. Ancak şu kesin: Dünya, ABD’nin tek kutuplu düzeninden çok kutuplu bir sisteme geçiş yapıyor.

TÜRKİYE’NİN YÜKSELEN ROLÜ VE ERDOĞAN’IN KÜRESEL BARIŞA KATKISI

Türkiye, son yıllarda bölgesel bir güç olmaktan çıkıp küresel aktör haline gelme yolunda önemli adımlar attı.

Beyaz Saray’daki krizden sonra Ukrayna medyasının, Erdoğan’ın Zelenskiy’e şemsiye tuttuğu fotoğrafı paylaşması dikkat çekiciydi. Washington’un güvenilmez bulunduğu bir ortamda, Ankara’nın “güvenilir ortak” olarak öne çıkması şaşırtıcı değil.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son yıllarda uluslararası krizlerde arabulucu rolü üstlenerek küresel barışa katkı sağladı.

1- Rusya-Ukrayna savaşında Tahıl Koridoru Anlaşması’nı sağlayarak dünya gıda krizini hafifletti.

2- Hamas-İsrail savaşında barış için en güçlü çağrıyı yaptı, Gazze’de ateşkes için diplomatik çabalar yürüttü.

3- Azerbaycan ile Ermenistan arasında yıllardır süren Dağlık Karabağ krizinin çözümüne katkı sundu.

4- Libya ve Suriye’de denge politikası izleyerek bölgesel istikrarın korunmasına yardımcı oldu.

Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen bağımsız dış politikasıyla Batı’ya meydan okuyabilen nadir ülkelerden biri. Erdoğan’ın dış politika hamleleri, Türkiye’yi “yeni dünya düzeninde denge unsuru” haline getiriyor.

Estonya Başbakanı Kaja Kallas’ın “Dünya, adil bir lidere ihtiyaç duyuyor” sözü, uluslararası sistemin bir değişime ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Türkiye, eğer ekonomik istikrarını güçlendirirse, küresel liderlik iddiasını daha yüksek sesle dile getirebilir.

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞINA NE KADAR YAKINIZ?

Trump, Oval Ofis’te Zelenskiy’ye “Üçüncü Dünya Savaşı’yla kumar oynuyorsun” dedi. Peki, gerçekten bir dünya savaşına mı sürükleniyoruz?

ABD’nin Ukrayna’ya yardımları kesmesi, Rusya’nın elini rahatlatacak. Eğer Avrupa, Ukrayna’yı savunmakta tereddüt ederse, Kiev yönetimi büyük bir darbe alabilir. Ancak Avrupa’nın bağımsız bir güvenlik politikası geliştirmesi halinde, savaşın seyri değişebilir.

Burada en büyük risk, ABD’nin “dünyayı ateşe atarak” kendi liderliğini tahkim etmeye çalışması. Eğer Washington, Avrupa’yı Rusya ile büyük bir savaşa iterse, bu Üçüncü Dünya Savaşı’nın fitilini ateşleyebilir.

İkinci büyük risk ise Çin’in Tayvan hamlesi. Eğer Pekin, Tayvan’ı ilhak etmeye karar verirse, Pasifik’te büyük bir çatışma kaçınılmaz hale gelebilir.

TARİH, CESURLARI YAZAR

Bugün dünya, büyük bir değişimin eşiğinde. Küresel güç dengeleri yeniden şekillenirken, liderlik iddiasında bulunan ülkeler için en büyük sınav cesaret olacak. Tarih, cesur olanları yazar; korkakları değil.

Dünyayı yönetecek olanlar, kokuşmuş sistemin devamını mı sağlayacak yoksa ilahi nizama mı teslim olacak?

Küresel liderlik, yalnızca askeri güçle değil, adalet, güven ve stratejik akılla kazanılır. Bugün dünya, adil bir lidere her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Kim bu boşluğu doldurursa, geleceğin lideri o olacaktır.

Saygılarımla